Nijerya Abuja İzlenimleri

Sevdiğim bir ülkeye dair anılarımı, güzel insanları, yerleri ve unutamadığım deneyimleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Kenan Toprak – Araştırmacı Yazar

Öncellikle bir yabancının, ziyaret etmeden önce yer ve bir bütün olarak Nijerya hakkında duyduklarına dayanarak Abuja hakkında her türlü fikre sahip olması kolaydır. Ayrıca Abuja’yı ilk kez ziyaret etmiş bir kişinin düşünceleri ve bakış açısı ziyaret ettiği yer, kişi ve niçin ziyaret ettiğine bağlı olarak değişebilir.

İlk duyumlar ve izlenimler her zaman bir klişenin başlangıç yeri olduğu gibi bütünün aynı olduğu izlenimini verebilir. Bu fikirler, başka yerlere ulaştığında bir veba gibi yayılır. Ne yazık ki bu vebadan etkilenenlerden biri de ben oldum. Şöyle ki 2014 yılında Abuja’ya ilk ziyaretimden önce Türkiye’de ve sosyal medyada Nijerya hakkında Boko Haram, yoksulluk, iyi yönetişim eksikliği ve yolsuzluk gibi olumsuzluk çağrıştıran birçok şey duydum.  Bu duyumlardan kaynaklı olarak Nijerya hakkında olumsuz bir izlenimim oluştu. Fakat geldikten sonra söylenilenlerin kısmen doğruluğu ile birlikte Nijerya’nın siyasi ve ekonomik olarak büyük bir ülke olduğunu  doğal kaynakları bakımından önemli bir yer teşkil ettiğini gördüm.

Giriş kısmında söylediğim gibi, Abuja’ya ilk olarak 2014 yılında ziyaret gerçekleştirdim. İki yıl kaldıktan sonra 2016 yılında Türkiye’ye dönüş yaptım. 2017 yılında kısa süreli bir ziyaretim daha oldu. Geçen 6 yıl içinde Abuja’ya yeniden döneceğim günün hayalini hep kurdum. Ve sonunda kısa süreli olsa da Abuja’daydım.

  • Abuja’ya Varış

27 Mart 2023 tarihinde Şanlıurfa’dan İstanbul’a oradan da saat 15:50’de başlayan yaklaşık 6 saatlik direkt uçuşun ardından aynı gün saat 20:10’da Nijerya’nın başkenti Abuja’daki  NnamdiAzikiwe Uluslararası Havaalanı’na vardım. 2017 yılında Abuja’dan ayrılırken Çinli firmalar tarafından inşaatı devam eden havalimanı inşaatının bitiğini ve faaliyete geçtiğini ilk bakışta anladım. Çünkü ilk gördüğüm havaalanından daha büyük  ve daha modern bir havaalanı binasına giriş yaptım. Abuja Havaalanında uçaktan indiğimde hava sandığım gibi nemliydi. Nijerya devleti, Türk vatandaşlarına kapı vizesi uyguladığından vizemi Abuja’daki havaalanından aldım. Tabi öncesinde DarulAmin Foundation yetkilileri benim adıma kapıda vize uygulaması için Nijerya’da yabancılar şubesine başvuru yapmışlardı.

Abuja’ya 2014 yıllında ilk geldiğimde strestli saatler yaşasam da bu gelişimde öyle bir şey yaşamadım. Havaalanında vize onaylama işlemleri sırasında bazı görevlilerin “Bana ne getirdin sorusuna muhatap oldum. Ayrıca havaalanında gözlemlediğim  bazı görevlilerin İngilizce “Efendim” anlamına gelen her konuşma sonunda vurgulu şekilde “Sa” (Sir) olarak tepki vermesiydi. Evrak işlemleri sonunda havaalanı çıkışında  DarulAmin Foundation temsilcileri tarafından karşılandım ve Abuja’ya doğru yol aldık.

  • Nijerya’nın Başkenti Abuja

Nijerya’nın başkenti olarak hizmet veren Federal Başkent Bölgesi (FCT) Abuja, ülkenin en kalabalık on şehrinden biridir. 40 yılı aşkın bir süre önce ıssız bir arazide köy olan Abuja, başkent olarak kurulmasından bu yana nüfusunda ve kalkınma girişimlerinde hızlı bir artış gördü. Şehrin dini, ticari, idari ve spor yapılarının çoğuna bakıldığında etkileyici modern mimarinin güzel eserleri olup, Abuja’nın yeni ve amaca yönelik inşa edilmiş bir şehir olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.

Abuja şehir merkezi Afrika kıtasındaki en zengin insanlardan bazılarına ev sahipliği yapan Afrika’nın en zengin kentsel bölgelerinden biridir. Geniş otoyol ağı, aşırı lüks evleri, çok sayıda çekici yeşil alanı ve birçok restoranıyla güzel planlanmış kozmopolit bir başkenttir. Şehrin kültürü Nijerya’nın birçok etnik grubundan oluşuyor. Abuja kendi içerisinde birçok dil, din  ve bir o kadar da etnik köken barındırıyor.  Ve yine de hepsinde aynı hava var,  bu nedenle birlikte barış içinde yaşamayı başarıyorlar. İngilizce resmi dil olmasına rağmen Hausa, Yoruba ve Igbo gibi diğer önemli Nijerya dilleri de konuşuluyor. Bu bakımdan Abuja şehri, “Birliğin Merkezi” olarak adlandırılıyor.

Abuja şehir merkezi çoğu federal bakanlık ofisine ve birçok çok uluslu şirkete ev sahipliği yapıyor. Ancak bu çok uluslu şirketlerin ilk tercihi genellikle Lagos’ta merkez kurmaktır. Abuja, yollar ve kaynaklar açısından son derece iyi planlanmış bir şehir olarak göze çarpıyor. Nereye baksanız binalar ve yollar yapılıyor. Ancak güzelce yapılmış bu yollar, Nijerya’nın diğer birçok yerinde nadir görülen bir manzara.

Nijerya’nın hem siyasi hem de idari merkezi olan Abuja çok sayıda devlet kurumunun, yabancı büyükelçiliklerin varlığı ve ülkenin kalbindeki stratejik konumu, şehre önemli yatırımlara yol açmış. Bu durum Abuja’nın dünya çapında en hızlı büyüyen şehirler arasında yer almasına neden olmuş. Son yıllarda Nijerya’nın her yerinden ve yabancı ülkelerden  iş ve yeni fırsatlar aramaya gelen insanlar tarafından büyük bir akına uğramış. Bunun bir sonucu olarak altyapı, hizmetler, yeterli konut ve ticari alan talebi ihtiyacı doğmuş ve her gecen gün artmakta. Ayrıca bu hızlı gelişmenin bir sonucu, başkent Abuja’nın daha zengin şehir içi bölgelerinin dışında bir çok gecekondu yerleşimi ortaya çıkmış.

  • Gördüğüm İki Abuja

Abuja, siyaset ve hükümet işlerinin birincil faaliyetlerinin olduğu bir şehirdir. Bunun ötesinde, şehir kendisini fark edilebilir bir şekilde tanımlama mücadelesi veriyor. En son 2017’de ziyaret ettiğimden bu yana geçen 6 yılda nelerin değiştiğini görmek istiyordum. Ancak 6 yıl önce gördüğüm Abuja ile bugün ki Abuja arasında büyüme ve genişleme dışında çok farklı bir değişim yaşadığını söylemem mümkün değil. Şehir geçmişte olduğu gibi planlı bir şekilde genişlemeye devam etmiş.

İş insanlarının Lagos’tan sonra Abuja’da bulunması veya buraya taşınmasının en önemli faktörü Abuja’nın para ve refahın merkezi olmasıdır. Huzurlu ve güzel bir şehir olan Abuja’da yaşamak hemen hemen herkesin hayali olsa da Abuja’da ulaşım, barınma ve yemek çok pahalı. Başkentin şehir merkezinde çalışan birçok kişi şehirdeki lüks klimalı ofislerinde çalışsa da  aldıkları maaş şehir merkezinde bir ev satın almayı karşılayamadığından iş bitiminde şehrin dışındaki gecekondu mahallerine dönmek zorunda kalıyor. Bu nedenden dolayı iş çıkışı saatlerinde trafik yoğunluğunun yanı sıra Perşembe akşamları şehir fiilen kapanıyor. Cuma günleri Müslümanların cami için ve Pazar günleri Hristiyanların kilise için şık bir şekilde giyinmiş olmaları bayram gününü andırıyor. Nijeryalı Müslümanlar camiye ve Hristiyanlar ise kiliseye sadakatle katılan çok dindar insanlardır ve kutsal günlerdeki kıyafetleri  konusunda çok titizlerdir.

Abuja, kozmopolit bir şehir olarak batılı bir yaşam tarzı ile yerel bir yaşamın bir arada görüldüğü bir metropol. Abuja’da hayat, yaşam tarzına bağlı olarak basit veya karmaşık bir şekilde devam ediyor. Abuja aslında bölünmüş bir şehir olarak, varlıklı aileleri, gelirleri düşük olan ailelerden uzak tutmak için sanki yapay bir şekilde bilinçli olarak inşa edilmiş. Oldukça iyi yolların ve evlerin olduğu Asokoro ve Maitama bölgeleri, Abuja’nın gerçekten iyi planlanmış modern bir şehir olduğu görünümü verebilir. Ancak  şehrin dışında gecekondu mahalleleri ve çukurlarla dolu toprak yollar Abuja iç mahallerine kıyaslandığında ve iç bölgelerin küçük bir alanı kapsadığı anlaşıldığında bu izlenim kısa sürebilir.
Hayatlarını yaşamaya çalıştıkları birçok malikaneye sahip olan iş adamları, üst düzey devlet çalışanları, evlerinin otoparkında  çeşitli lüks arabalar yer alırken, toplu taşımanın yok denilecek kadar az olduğu ve bunun yerine  halkın büyük bir bölümünün uzun mesafeler için taksi, kısa mesafeler için de motorsiklet veya keke denilen üç tekerlekli taşıtlar kullandığı bir şehir.

Alışveriş merkezlerinde daha çok başka ülkelerden kişileri ve kıyafetlerinden varlıklı oldukları anlaşılan aileler alışveriş yapıyor. Alış veriş merkezlerindeki ürünlerin çoğu ithal olduğundan  fiyatlar çok pahalı ve halkın büyük bir bölümünün buradan alışveriş yapması adeta imkansız. Bununla birlikte Abuja’da alışveriş, genellikle plaza olarak adlandırılan ticari komplekslerde yapılıyor. Düşük gelirli vatandaşlar daha çok yol kenarlarında gayri resmi şekilde kurulmuş pazarlarda alışveriş yapıyor. Abuja şehir merkezinde sık sık elektrik kesintisi yaşandığı için her iş yerinde jeneratör görmek mümkün. Aynı şekilde evleri yüksek duvarlarla çevrili ve tel çitlerle korunan ve güvenlik görevlisi olan evlerin hepsinde büyük tip jeneratörlerin varlığı elektrik kesintilerinden lüks evlerin muaf olmadığını gösteriyor.
İki Abuja arasında gördüğüm en yakın benzerlik kaliteleri ve fiyatları bir olmasa da  her gelir seviyesindeki insanlarınkendi kültürlerine ait geleneksel kıyafetler giymesiydi.

  • Yetimhane Ziyareti

 2010 yılında Türkiye merkezli olarak Nijerya’da yerleşik olarak faaliyet gösteren ilk Sivil Toplum Kuruluşu olan DarulAmin Foundation, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olarak Nijerya’nın başkenti Abuja’da faaliyet gösteriyor. Vakıf Nijerya’da temel ihtiyaç olduğuna inandığı eğitime erişim, okul, temiz su temini, yetimhane, yiyecek, barınma, ekonomik koşulları iyileştirmek ve manevi destek gibi bir çok alanı destekliyor. Vakıf en çok ihtiyaç duyulan alanları belirlemek için yerel topluluklarla yakın bir şekilde çalışıyor.

Abuja’ya vardığımız günün ertesi programımızda yetimhane ziyareti var. Araba ile vakfın merkezinden ayrılarak yetimhane için yola koyuluyoruz. Araba ile belli bir mesafe geldikten sonra motorsiklet kiralayıp yolumuza devam ediyoruz. Bu bölgede ulaşım motorsiklet ile yapıldığından yol kenarlarında yüzlerce motorsiklet görmeniz mümkün. Yolculuğumuz esnasında sokak aralarındaki kiliseleri gösteren onlarca tabelaya denk geliyoruz. Abuja kırsalının derinliklerine doğru sürüklenirken, modern uygarlık tabir edilen ihtişamlı evler ve yollar yavaş yavaş arka planda kayboluyor. Aynı şekilde yavaş yavaş asfalt yollar yerini turuncu kuma ve toza bırakıyor. Bu durum Abuja şehir merkezindeki iyi planlanmış aslfalt  yollar ve üst geçitlerle kıyaslandığında keskin bir tezat oluşturuyor.  Yetimhaneye ulaştığımızda yoldan gelen turuncu toprağın pantolonumuzun paçalarına ve yüzümüze yapıştığını farkediyoruz.

Yetimhanede ilk dikkatimizi çeken şey DarulAmin Foundation tarafından Abuja’nın Mpape bölgesinde inşa edilen yetimhane diğer yetimhanelere kıyasla çok iyi kurulmuş olmasıydı. Sadece 6 yıl sonra, insanlara sağlanan faydaların yaşamları ve çevreyi nasıl daha iyi hale getirdiğini görmek olağanüstüydü. Yetimhanenin temizliğinden ve hizmet kalitesinden oldukça etkileniyoruz. Yetimhanenin akan suyu, tuvaletleri, banyoları, oyun alanları, mutfağı ve bahçesi ile eksiksiz görünüyordu. Odalar düzenliydi, ortam güvenliydi ve yetkililer burayı sistematik olarak yönetiyordu.  Yetimhane personelleri bizi sıcak bir şekilde karşıladı ve DarulAmin Foundation yetkilileri ile birlikte bize yetimhanenin faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Şu anda yetimhane toplam 100 çocuğa ev sahipliği yapıyor. Yönetim tarafından yetimhanede kalan çocuklar için eğitim ve  sağlık erişimi kolaylaştırılmış. Yetimhanedeki çocuklar eğitimlerini yetimhanenin yan tarafında DarulAmin Foundation tarafından inşa edilen Dar’ul Envar Türk Okulunda devam ediyorlar. 480 çocuğun her gün devam edebileceği, yapısal olarak güvenli ve konforlu olan  okul, çevredeki birçok köyden gelen çocuklara hizmet veriyor. Ayrıca okul bahçesinde açılan su kuyusu ile hem okula hem de yetimhaneye kesintisiz temiz su hizmeti sunuluyor.

Yetimhane girişinde bizi gören çocukların mutlulukları heyecanlarından anlaşılıyor  ve bizleri yürekleri ısıtan “TurkiyaTurkiya” tezahüratları ile karşılıyorlar.Yetimhanede zamanımızın çoğunu çocuklarla oyun  oynayarak  ve fotoğraf çekerek geçiriyoruz. Daha sonra DarulAmin Foundation’un Ramazan programlarının bir parçası olan iftar programına katılıyoruz. Oruç tutabilen çocuklar oruçlarını açtıktan sonra hep birlikte “Thank you, Shukran, Jazakallahu khairan” şeklinde dua ediyorlar.

Yetimhaneden ayrılma vakti geldiğinde çocuklar sanki bizden ayrılmak istemiyormuş gibi kimi bacağımıza kimi üzerimize atlayacak şekilde sımsıkı sarılıyor. Çocukların uzun süre sarılıp bırakmamaları bizde uzun bir iz bırakıyor. Ziyaretin sonunda yetim çocuklarla yaşadığımız anılar kalbimizde unutulmaz dersler bırakıyor.

DarulAmin Foundation  toplumsal yardımların yanı sıra, kırsal bölgelerde imkanı çerçevesinde tıbbi bakım uyguladıkları programlarda düzenliyor. Nijerya’da ziyaret ettiğimiz kırsal bölgelerde sağlık hizmetine erişebilirliğin çok sınırlı olduğunu gördük. Bu kırsal bölgelerde tıbbi bakıma erişim göz korkutucu bir iştir. Tıbbi acil durumlar için organize ulaşım olmadığı için bir sağlık merkezine gitmek genellikle saatlerce yürümek  veya  araçla zorlu bir  seyahat anlamına geliyor. Bu bölgede sağlık hizmetlerine erişimi sağlamak için DarulAmin Foundation ve yerel bir vakıf organizasyonu ile hem yetimler hem de bölgede yaşayan ve başka köylerden gelen  vatandaşlar için belirli dönemlerde  ücretsiz sağlık taraması gerçekleştiriliyor.  Sağlık ekibinin çocukları ve yetişkinleri muayenesini gördüğümüzde oradaki insanlar kadar mutlu oluyoruz. Başkalarının yaşamına ve hizmet verdiğiniz insanların gerçek ihtiyacına karşılıksız derman olmak gerçekten çok farklı bir duygu…

Ayrıca Nijerya ziyaretimizin sonlarına doğru yaklaşırken Nijerya büyükelçimiz Hidayet Bayraktar hem yetim çocukları hem de DarulAmin Foundation temsilcilerinin davet edildiği iftar programına katılıyoruz. Programa Nijerya’da faaliyet gösteren Türkiye merkezli bir başka bir vakıf olan DarulErkam Vakfı temsilcileri ve vakfa bağlı olan Sami Efendi İlkokulu öğrencileri de iftar programında hazır bulunuyor. Büyükelçilik konutunda Büyükelçimiz Hidayet Bayraktar  veAbuja Din Hizmetleri müşavirinin katıldığı  yetimlerle iftar programı Türkiye-Nijerya ilişkileri,  Nijerya seçimleri yanı sıra yapılabilecek faaliyetler hakkında güzel bir sohbet fırsatı oluşturdu.

  • Fulani Köyüne Doğru Yolculuk

 Genellikle Fulani olarak tanımlanan Fula (Fulbe) halkı, dünyanın en büyük göçebe grubu olarak kabul ediliyor. Batı Afrika’ya dağılmış  çoğunlukla Nijerya, Mali, Gine, Kamerun, Senegal ve Nijer’de ikamet ediyorlar. Fula (Fulfulde) dillerinin yanı sıra Hausa, İngilizce, Fransızca ve Arapça da konuşuyorlar. Nijerya’daki Fulaniler siyasi açıdan etkili bir alan oluşturuyorlar. Aynı şekilde Fulaniler Batı Afrika’nın birçok yerinde siyasi iktidar pozisyonlarında yer alıyor. Nijerya’daki popüler Fulani figürleri, sömürge öncesi Hausa eyaletlerinde ünlü bir Fulani Müslüman alimi olan Usman Dan Fodio, Kano Emiri, Sokoto Sultanı, eski başkan yardımcısı AtikuAbubakar ve  Nijerya’nın önceki dönem başkanı Muhammadu Buhari’dir.

Yerleşim düzenlerine göre genellikle üç farklı Fulani grubu vardır. Bunlar  göçebe/pastoral Fulani, yarı göçebe ve yerleşik veya şehir Fulani’leridir. Göçebe Fulanileri yıl boyunca sığırlarıyla birlikte hareket eder ve asla bir yerde 2-4 aydan fazla kalmaz.

Fulaniler hakkında bu kısa bilgilerden sonra ziyaret etme fırsatı bulduğumuz Fulani köylerindeki izlenimlerimi sizlerle paylaşacağız. DarulAmin Foundation merkez binasından bir Fulani köyüne doğru gitmek üzere yola koyuluyoruz. Abuja’da kaldığımız süre içerisinde birçok kez Fulani köylerine günübirlik ziyaretler yapmıştık.  Abuja’nın kırsal bölgelerine yaptığımız bu ziyaretler kırsal bölgelerde yaşam biçiminin nasıl olduğuna dair aydınlatıcı görsel bilgiler sunuyor. Abuja merkezden ayrılırken yol kenarlarında ellerinde bidon ve hortum bulunan çocukların benzin veya mazot sattığını görüyoruz. Bu durumu vakıf yöneticilerine sorunca geçen aylarda ülkede petrol sıkıntısı yaşandığını ve benzin almak için kilometrelerce uzunluğunda kuyrukların oluştuğunu söylediler.

Yolculuğumuz esnasında gördüğümüz manzara bize farklı iki Abuja görüntüsü sunuyordu. Abuja’nın iç ve dış mahalleri bir birinden çok farklı. Yolculuğumuza devam ederken sokaklarda her zaman yürüyen, veya sadece oturup sohbet eden çok sayıda insan gözümüze çarpıyor. Kadınların  rengarenk dökümlü iki parçalı takımlar ve erkeklerin pantolon/tunik ve kep taktıkları yöresel kıyafetler giydiğini görüyoruz.

Yolumuza devam ederken denk geldiğimiz ve ileri gelen bir siyasetçi olduğunu düşündüğümüz bir siyasetçinin ve korumalarının sirenlerle aşırı hızla geçip gitmesini beklemek için arabayı  kenara çekmek zorunda kalıyoruz.  Trafik sıkışıklığının yaygın olduğu saatlerde geçimini sağlamaya çalışan sokak satıcılarının yanından geçerken arabanın peşine düşerek defalarca “hoş geldiniz oyinbo”(beyaz adam) diyerek güneşin altında bize bir şey satmaya çalıştıklarını görüyoruz. Otoyol seyar satıcıları iki şeridin ortasında durup patlamış mısır, su, çorap, tişört, havlu vb gibi ürünler satıyorlar. Ayrıca trafik sıkışıklığı içinde yolda her arabanın neredeyse ısrarcı şekilde korna seslerini duymak zorunda kalıyoruz.  Artık yavaş yavaş Abuja’nın geniş yollarından dış mahallerinin dar yollarına giriş yapıyoruz. Burada  araba ve kamyon trafiği, pazar boyunca yolun iki yakasında yürüyen, motorsikletlere binen, sonsuz gibi görünen bir insan akışı bizi karşılıyor. Yolun iki tarafında kurulmuş pazarlarda taze meyvelerden elektrikli eşyalara, ipten giysiye kadar herşeyi bulmak mümkün. Kasap, berber, telefon şarj dükkanı, patates kızartması, ızgara mısır satan insanlar ve güneşten korunmak için büyük geniş şemsiyeler ile binlerce tezgahtan oluşan işyerleri.Yoğun bir şehirden, geniş yollardan ve lüks konutların olduğu bölgeden uzaklaşarak yavaş yavaş asfalt yollardan tozlu kırsal bir ortama geçiyoruz.  Toz ve su oluklarıyla dolu yollardan Fulani köyüne doğru ilerliyoruz. Arabanın her yöne sallandığı  tozlu ve engebeli yollardan geçerken kırsalın güzelliği olan  tepeler, mısır tarlaları, küçük çamur kulübeler ve evler bizi karşılıyor. Kurak mevsimden yağmur mevsimine yeni geçiş olduğu için he şey gür ve canlı bir şekilde yeşil. Yol boyunca, su taşıyan, yakacak odun toplayan, ekinlerle ilgilenen, yemek pişiren ve başlarında devasa eşyaları hassas ve dengeli bir şekilde taşıyan kadınlar, hayvanları otlatan gençler ve çocuklarla karşılaşıyoruz. Yine gözümüze çarpan kerpiçle yapılmış kümbet evlere benzeyen fakat ev olmadığı anlaşılan bir yapı görüyoruz. İlk bakışta anlam veremiyoruz. Merak ettiğimiz için bizimle gelen vakfın gönüllüsüne sorduğumuzda köylülerin mahsullerini depolamak için büyük yuvarlak tahıl ambarı olduğunu söylüyor.

Ve sonunda gideceğimiz yer olan Fulani köyüne varıyoruz. Yolun ilerisinde köylülerin küçük ve basit görünen evlerini görebiliyorduk. Gelişi güzel bir şekilde yayılmış sazdan çatılı sadece bir odası varmış gibi görünen yaklaşık 3’e 3 metrelik kerpiç kulübeler. Daha sonra kubbe şeklindeki evlerin iç kısmına bakınca 2 yatak kapasiteli olduğunu, kıyafet ve çeşitli eşyaların olduğunu görüyoruz. Evlerin içindeki yataklar darı sapı hasırıyla kaplı sağlam bir ahşap ile yapıldığını tahmin ediyoruz.  Bazı evlerin avlu diyebileceğimiz bölümlerinde tavuk ve keçiler var. Yine avluda tahıl veya sos malzemelerinin dövülmesi için büyük bir tokmak havan ve süslenmiş su kabakları görüyoruz. Köyün girişinde DarulAmin Foundation tarafından açıldığını gösteren bir  tabelanın asılı olduğu bir su kuyusu gözümüze çarpıyor.  Köyün merkezi gibi görünen bir yerde duruyoruz. Büyük bir mango ağacı, altında oturan ve bizi bekleyen köylülere gölge sağlıyor. Arabadan indikten sonra  büyük mango ağacının altında bizi bekleyen köylülerin yanına gidip köylülerle selamlaştıktan sonra mango ağacının altında oturuyoruz. Özellikle köylüleri kendi dillerinde selamladığımız zaman İngilizce selamlamaya kıyasla köylülerin ruh halinin aniden arkadaşça ve sosyal bir hal aldığını gözlemliyoruz. Başkalarıyla aynı dili konuşmanın anlayış ve empati duygusu verdiğini fark ediyoruz. Adeta “İnsanların dilini konuştuğunda, onların kalpleriyle konuşuyorsun”. Mango ağacının altındaki gölge ve serinlik köylülerin neden mango ağacının altında bizleri beklediğini açıklıyor gibiydi. Çok geçmeden muhtelif yaşlarda onlarca çocuk gurubu etrafımıza toplanıyor. Çocukların çoğu parmak arası terlik ve ayaklarının çıplak olması dikkatimizi çekiyor. Belki daha rahat yaşayan bizler, bu köylülerden bir şeyler öğrenebiliriz.Sohbet etmek istiyoruz ama dillerini bilmediğimiz için bizimle gelen vakfın yerel gönülleri bize tercümanlık yapıyor.

Fulanileri diğer Nijeryalılardan sadece yaşam tarzlarıyla değil, aynı zamanda çarpıcı fiziksel farklılıklarıyla da ayırt edilebilmek kolay. Gördüğümüz Fulaniler açık tenli, uzun ve ince, oval şekilli yüzleri, geniş Bantu burnundan oldukça farklı olan düz, dar bir buruna sahiptiler. Ayrıca Fulanileri kıyafetlerinden tanımak genellikle çok kolaydır.  Gördüğümüz Fulani erkekleri baldırın ortasında dar bir kesime doğru incelen aplike süslemeli pantolonun üzerinde bol, mavi, işlemeli bir tunik, konik bir hasır şapka ve  kolları üzerinde olacak şekilde omuzlarında taşıdıkları baston ve  omuzdan geniş bir deri kayışla sarkan deri bir kın içinde kılıç veya  pala ile diğer Nijeryalı gruplardan çok farklı. Fulaniler gözlerinin, dudaklarının ve alınlarının çevresindeki işaretlerden kolayca tanınabiliyor. Yine Fulani kadınlarının saçlarını boncuk, madeni para ve deniz kabukları ile süslediğini,  ayrıca ellerini, kollarını ve ayaklarını kına ve halhallar ile süslediğini  ve bilekliklerine pek çok bilezik taktıklarını görüyoruz. Erkekler gibi kadınların da yüzlerinde, gözlerinin çevresinde ve ağızlarında çocukken kendilerine verilen işaretlerin (dövmeler) olduğu dikkatimizi çekiyor. Ayıca birçok kadının sırtında bebeklerinin olduğunu müşahade ediyoruz

Fulani halkının son derece sakin,  cana yakın ve misafirperver olduğunu ziyaretin ilk anından sonuna kadar bize gösterdikleri ilgiyi hissettirmek için harcadıkları çabadan anlıyoruz. Fulani köyünden ayrılırken başta çocuklar olmak üzere herkes mutlu yüzlerle bizi uğurluyor.

Fulani köyünde olduğu gibi DarulAmin Foundation’un yardım ve destek sağladığı her yerde, vakfın gönüllülerinden gördükleri ilgiden dolayı sevinç dolu gözleri, dost canlısı ve sıcak yüzleri görüyoruz. Hayatlarında aniden beliren bu fedakar insanlara çoğu zaman utangaç gülümsemelerle hayretle bakıyorlar. DarulAmin Foundation tarafından gıda paketi dağıtımı sadece Ramazan ayı ile sınırlı kalmıyor ve köy ziyaretleri belirli zaman dilimlerinde devam ediyor. Diğer zamanlarda köye gelen vakıf gönülülleri Kur’an eğitimi ve sohbetler ediyorlar. Vakıf gönülleri ile ziyaret ettiğimiz tüm köylerde köy halkı ile zaman geçirmek ufuk açıcıydı.

 

  • Veda Vakti

Ziyaretimin sonunda artık gitme zamanım gelmişti. Abuja’da kaldığım süre içinde öğrendiğim birçok anı hayatımın en ödüllendirici yolculuğu olsa da insanlarla vedalaşmak hiçbir zaman kolay olmuyor. Vedalar ne kadar acı verici olsa da, vedaların içindeki iyiliği bulmamı sağlayan şey dokunduğumuz hayatlar, ziyaret ettiğimiz yerlerde oluşturduğumuz değişim ve diğer anılarım. Her ne kadar veda etsem de kaldığım süre zarfında kurduğum ilişkilerin uzun süreceğine ve her zaman rahatlıkla ziyaret edeceğim bir yerim olacağını biliyorum. Burada oluşturduğumuz etki yaşamaya devam edecek. Abuja ve kırsal alanlarda ziyaret ettiğimiz bölgeler hakkında öğrendiğim şeyleri asla unutmayacağım. Bu bölgelerde her yeni ziyaretimde  pek çok yeni fikir, bilgi ve deneyime sahip, dönüşmüş bir insan olarak ortaya çıktım. Kesinlikle öğreneceğim daha çok şeyim var ama bu yirmi günde ki katma değeri gerçekten takdir ediyorum. Bunu mümkün kılan DarulAmin Foundaiton yetkililerine çok teşekkür ederim. Son olarak Nijerya’da yapacak çok iş var. Bir toplulukla birlikte olmak gelmiş geçmiş en iyi deneyim olarak bu ziyaretim daha sonraki çalışmalar için bir sıçrama tahtası olacağı ümidindeyim.

Kenan Toprak

Nijerya

 

 

Yorum gönder