Kıta İçi Uyum: Pan-Afrika Düşüncesi Yeniden Yükseliyor mu?
Afrika, yüzyıllar boyunca bölünmüşlükle anıldı. Etnik çatışmalar, yapay sınırlar, farklı diller ve çıkar savaşları kıtayı içinden böldü. Ancak bugün kıta genelinde giderek güçlenen bir arayış var: birlik. Pan-Afrika düşüncesi, artık sadece bir ideolojik romantizm değil; kıtanın ekonomik, siyasi ve kültürel geleceğini belirleyecek gerçek bir stratejiye dönüşüyor.
Pan-Afrika fikrinin kökleri, sömürgecilik karşıtı mücadelelerin yükseldiği 20. yüzyıl başlarına dayanır. Kwame Nkrumah, Patrice Lumumba, Julius Nyerere gibi liderler bu düşünceyi Afrika halklarının birleşerek özgürleşmesi hedefiyle savundular. 1963’te Afrika Birliği’nin (bugünkü Afrika Birliği Örgütü) kurulması bu vizyonun kurumsallaşma çabasıydı. Fakat siyasi çıkarlar, iç savaşlar ve dış müdahaleler bu fikrin uzun süre zemin bulmasını engelledi.
Bugün ise kıtada yeni bir Pan-Afrika dalgası yükseliyor. Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA), 54 ülkenin imzasıyla kurulmuş ve kıta içi ticareti artırmayı hedefleyen en kapsamlı projelerden biri. Ekonomik olarak daha entegre bir Afrika fikri artık bir hayal değil. Ayrıca eğitim, kültür ve medya alanlarında da kıta içi iş birlikleri giderek artıyor.
Bu dönüşümün yalnızca ekonomiyle sınırlı olmadığını belirtmek gerekir. Genç kuşaklar arasında Afrika kimliği, etnik kimliğin önüne geçmeye başlıyor. Nijeryalı bir sanatçı Tanzanya’da, Senegalli bir girişimci Güney Afrika’da karşılık bulabiliyor. Ortak hikâyeler, ortak acılar ve ortak mücadeleler, kıta genelinde yeni bir kardeşlik dili oluşturuyor.
Yine de bu sürecin önünde hâlâ büyük engeller var. Sınır geçişleri hâlâ zor, pasaport rejimleri katı, para birimleri parçalı. Siyasal birliktelik çağrıları çoğu zaman iç politikanın malzemesi hâline geliyor. Dış güçlerin kıta içi dayanışmayı baltalayan stratejileri de sürüyor.
Ama Afrika halkları bu sefer daha bilinçli, daha temkinli ve daha kararlı. Kıta içi ticaretle, kültürel iş birlikleriyle, dijital ağlarla, ortak güvenlik projeleriyle Afrika kendi bağlarını yeniden kuruyor.
Pan-Afrika düşüncesi geri dönüyor. Üstelik bu sefer sadece ideallerle değil, kurumlarla, politikalarla ve halkların iradesiyle.
Yorum gönder