Françafrique’in Çöküşü, Batı Afrika’da Yeni Bir Çağ mı Başlıyor?
Fransa’nın Afrika’daki etkisi 1960’larda kıta genelinde başlayan bağımsızlık dalgasına rağmen tam anlamıyla sona ermedi. Tam tersine, Fransa yıllar boyunca ekonomik, askerî ve siyasi araçlarla eski sömürgelerinde etkisini sürdürdü. Bu ilişki biçimi, literatürde “Françafrique” olarak adlandırıldı. Şirketler, üsler, büyükelçiler ve gizli ittifaklarla yürüyen bu sistem, özellikle Batı Afrika’da egemenlik ilkesini gölgede bırakan bir yapı kurdu.
Ancak bugün Batı Afrika’da bu düzen derinden sarsılıyor. Mali, Burkina Faso ve Nijer’de yaşanan darbeler sadece hükümetleri hedef almadı. Aynı zamanda Fransa’nın bölgedeki varlığına karşı toplumsal bir isyanın ifadesi hâline geldi. Fransa’ya ait üslerin boşaltılması, diplomatların istenmeyen kişi ilan edilmesi ve Fransız askerî birliklerinin çekilmesi bu dönüşümün simgeleri oldu.
Bu ülkelerde yükselen milliyetçi ve bağımsızlık yanlısı retorik, sadece siyasi elitlerin değil, halkın da taşıdığı bir ruh hâline dönüştü. Sokaklarda Fransız bayrakları yakıldı, Rusya ve Türkiye gibi alternatif güçlere sempati gösterildi. Bu halk hareketleri, yalnızca bir dış güce karşı tepki değil, sömürge sonrası dönemde dondurulmuş olan bir özgürlük arzusunun yeniden uyanışı olarak da okunabilir.
Françafrique’in ekonomik boyutu da ciddi biçimde sorgulanıyor. Batı Afrika’da kullanılan CFA frangı, Fransız Hazine’sine bağlı bir para birimi olarak, ekonomik bağımsızlığı fiilen imkânsız kılıyor. Son yıllarda bu sistemden çıkma talepleri hem sokaktan hem de parlamentolardan yükselmeye başladı. Özellikle ECO para birimi fikri, Fransa’nın denetiminden kopuş için sembolik öneme sahip.
Bütün bu gelişmelere rağmen, Fransa’nın kıta üzerindeki etkisi bir anda silinmiş değil. Medya, eğitim, diplomasi ve yatırım gibi alanlarda etkili olmaya devam ediyor. Fakat artık bu etkinin görünürlüğü ve meşruiyeti zayıflamış durumda. Yeni kuşak Afrikalılar, Françafrique’i sadece eleştirmiyor, yerine geçecek yeni bir ilişki modelini tartışıyor.
Burkina Faso ve Mali, Fransa ile savunma anlaşmalarını askıya alırken, bir yandan da bölgesel ittifak arayışlarına yöneliyor. ECOWAS’ın zayıflayan etkisi karşısında “Sahel İttifakı” gibi yeni oluşumlar, güvenliği ve iş birliğini Batı’nın vesayetinden uzak bir çerçeveye oturtmayı amaçlıyor.
Tüm bu gelişmeler, bir geçiş döneminde olduğumuzu gösteriyor. Bu geçiş, sadece Fransa’nın kıtadaki etkisinin zayıflaması değil, Afrika’nın kendi merkezini bulma ve kendi jeopolitik yönünü tayin etme mücadelesidir.
Françafrique, belki de ilk kez bu kadar açık bir reddedişle karşılaşıyor. Bu, bir çöküşün değil, bir uyanışın hikâyesidir.
Yorum gönder