Afrika’daki İslami Eğitim Yapıları: Medreseler, Direniş ve Yenilenme

Afrika’nın İslam tarihindeki yeri yalnızca coğrafi değil, entelektüel ve direnişçi bir mirası da temsil eder. Timbuktu’dan Harar’a, Kano’dan Zanzibâr’a uzanan geniş bir coğrafyada asırlardır süregelen İslami eğitim geleneği, kıtanın hafızasını, ahlakını ve direniş ruhunu şekillendirmiştir. Ancak kolonyal müdahalelerle bu gelenek sekteye uğramış, modernleşme süreçleriyle yeniden şekillenmiş, günümüzde ise yeni bir arayış dönemine girmiştir. Afrika’daki medreseler bugün yalnızca ilim değil, aynı zamanda kimlik, direnç ve yenilenme mücadelesi veriyor.

Sömürge döneminde İslami eğitim kurumları sistematik şekilde hedef alındı. Batılı güçler, medreseleri “geri kalmışlık” ve “radikalizm”le özdeşleştirerek ya kapattılar ya da sekülerleştirilmiş alternatif eğitim yapılarıyla etkisizleştirdiler. Bu süreçte hem müfredatlar daraldı, hem Arapça ve yerel İslamî diller kamusal alanlardan çekildi. Ancak medreseler tamamen yok olmadı; aksine kırsal alanlarda, yerel topluluklar arasında sessiz ama dirençli bir biçimde varlıklarını sürdürdüler.

Günümüzde ise Afrika’da medreseler iki yönlü bir yeniden doğuş yaşıyor: Bir yandan geleneksel ilim halkaları ve zikir merkezleriyle köklerini koruyor, diğer yandan modern pedagoji, teknoloji ve sosyal sorunlara duyarlılıkla yeniden yapılandırılıyor.

Nijerya, Senegal, Somali ve Sudan gibi ülkelerde medrese eğitimi artık yalnızca dinî bilgiyle sınırlı değil; kadınların katılımı, çevre bilinci, girişimcilik ve toplumsal barış gibi temaları da içine alıyor.

Bu dönüşümde sivil toplum kuruluşları, vakıflar ve yerel alimler büyük rol oynuyor. Bazı bölgelerde medreseler, Batı destekli eğitim sistemlerine karşı bir tür kültürel direnç aracı haline gelmiş durumda. Özellikle çatışma bölgelerinde medreseler, sadece ilim değil; sığınak, umut ve toplumsal yeniden inşa mekânları olarak da hizmet veriyor. Medrese, burada hem bir okul, hem bir cami, hem de bir barış adasıdır.

Afrika’nın İslamî eğitim yapıları bugün yeniden soruyor: Gelenek mi, yenilik mi? Cevap ikisinin sentezinde yatıyor. Kıta, ne selefi dar kalıplara hapsolmalı ne de kendi köklerinden kopuk, ithal bir modernliğe mahkum olmalı. Medreseler bu dengeyi kuracak, hem ilmi koruyacak hem de ümmetin vicdanını diri tutacak en temel yapılardan biridir.

Bu nedenle Afrika’da medrese meselesi, geçmişin gölgesi değil; geleceğin ссылка.

Yorum gönder