Afrika’da Yapay Zekâ ve Etik: Teknolojiyi Kim Kodluyor?

Yapay zekâ (YZ) artık yalnızca bir teknoloji değil, küresel bir iktidar aracı. Otomasyonun, veri madenciliğinin ve algoritmik kararların hayatımıza yön verdiği bu çağda, YZ’nin nasıl, kimler tarafından ve hangi değerlerle kodlandığı kritik bir soruya dönüşüyor. Bu bağlamda Afrika, yalnızca kullanıcı değil, aynı zamanda üreten, yöneten ve sorgulayan bir aktör olmak zorunda. Çünkü etik dışı kodlanmış her sistem, sömürgeleştirilmiş bir geleceğin alt yapısını hazırlıyor.

Afrika’da YZ uygulamaları özellikle tarım, sağlık, güvenlik ve finans sektörlerinde hızlı biçimde yayılıyor. Nijerya’dan Kenya’ya kadar birçok ülkede girişimler veriyle çalışmayı öğreniyor, uygulamalar geliştiriyor, uluslararası iş birlikleri kuruyor. Ancak burada ciddi bir eşitsizlik söz konusu: Afrika’da kullanılan algoritmaların çoğu, başka coğrafyalarda, başka değerlerle kodlanıyor. Veri kümeleri Batı merkezli; demografik, kültürel ya da dilsel çeşitliliği yansıtmıyor. Sonuç: YZ sistemleri çoğu zaman Afrikalı gerçekliği yanlış okuyor, dışlıyor, hatta ayrımcılığı pekiştiriyor.

Bir başka sorun ise dijital sömürgecilik. Batılı teknoloji şirketleri, Afrika’daki ucuz iş gücü ve veri kaynaklarını kendi sistemlerini eğitmek için kullanıyor. Milyonlarca Afrikalı, herhangi bir etik protokol ya da veri güvenliği olmadan devasa sistemlere bilgi sağlıyor.

Ne kadar veri verildiği, nasıl kullanıldığı, hangi sınırların çizildiği çoğu zaman belirsiz. Bu da “görünmeyen emek” ve “görünmeyen sömürü” tartışmalarını beraberinde getiriyor.

Ancak tüm bu sorunlara rağmen umut veren girişimler de var. Ruanda, yapay zekâ politikası geliştiren ilk Afrika ülkelerinden biri oldu. Güney Afrika, veri koruma yasalarını sıkılaştırıyor. Nairobi ve Lagos gibi merkezlerde etik ve kapsayıcı yapay zekâ üzerine çalışan oluşumlar güç kazanıyor. Afrika’nın genç nüfusu, teknolojiyi yalnızca kullanan değil, şekillendiren bir nesle dönüşüyor.

Bu dönüşümün adil olabilmesi için temel soru açık: Teknolojiyi kim kodluyor? YZ sistemleri hangi değerlerle inşa ediliyor? Eğer bu sorular Afrika’nın içinden, kendi epistemolojisiyle, kendi kültürel referanslarıyla sorulmazsa; yeni bir dijital sömürge düzenine razı gelinmiş olur.

Geleceğin sadece donanımla değil, değerlerle kurulacağını bilen Afrika için bu sadece teknik bir konu değil; bir ahlaki sorumluluk meselesidir.

Ne kadar veri verildiği, nasıl kullanıldığı, hangi sınırların çizildiği çoğu zaman belirsiz. Bu da “görünmeyen emek” ve “görünmeyen sömürü” tartışmalarını beraberinde getiriyor.

Ancak tüm bu sorunlara rağmen umut veren girişimler de var. Ruanda, yapay zekâ politikası geliştiren ilk Afrika ülkelerinden biri oldu. Güney Afrika, veri koruma yasalarını sıkılaştırıyor. Nairobi ve Lagos gibi merkezlerde etik ve kapsayıcı yapay zekâ üzerine çalışan oluşumlar güç kazanıyor. Afrika’nın genç nüfusu, teknolojiyi yalnızca kullanan değil, şekillendiren bir nesle dönüşüyor.

Bu dönüşümün adil olabilmesi için temel soru açık: Teknolojiyi kim kodluyor? YZ sistemleri hangi değerlerle inşa ediliyor? Eğer bu sorular Afrika’nın içinden, kendi epistemolojisiyle, kendi kültürel referanslarıyla sorulmazsa; yeni bir dijital sömürge düzenine razı gelinmiş olur.

Geleceğin sadece donanımla değil, değerlerle kurulacağını bilen Afrika için bu sadece teknik bir konu değil; bir ahlaki sorumluluk meselesidir.

Yorum gönder