Afrika’da kalkınma stratejisinde yeni yaklaşımlar- III

 

Afrika için adil ekonomik düzen önerisi

Önceki iki hafta, Milli Görüş lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın “adil düzen” teorisinin yerel şartlara uyarlanarak Afrika için bir çözüm önerisi olabileceğini ifade etmiştik. Bu hafta bu konuyu bitiriyoruz inşallah. Bu yazılarda bahsedilen adil düzen teorileri ilerleyen süreçlerde çeşitli Afrika dillerine çevrilerek birçok mecrada yayınlanacaktır. Amharca metinleri tamamlanmıştır.

BU YAZININ AMHARCA METNİ İÇİN: https://www.afrikacalismalarimerkezi.com/%e1%89%a0%e1%8a%a0%e1%8d%8d%e1%88%aa%e1%8a%ab-%e1%8b%8d%e1%88%b5%e1%8c%a5-%e1%89%a0%e1%88%8d%e1%88%9b%e1%89%b5-%e1%88%b5%e1%89%b5%e1%88%ab%e1%89%b4%e1%8c%82-%e1%8b%8d%e1%88%b5%e1%8c%a5-%e1%8a%a0/

Erbakan’ın Süleyman Karagülle ve Reşat Nuri Erol gibi hakikaten iyi yetişmiş, orijinal, dertleri davaları olmuş ve inanılmaz iyi okumalar yapan AKEVLER ekibi ile temellendirdiği “Adil düzen” ve “Adil Ekonomik Düzen”in neticesi olarak ülkeler Irkçı Emperyalizmin kölesi ve uşağı olmaktan kurtulabilirler. Erbakan’ın teorileri yerel Afrika şartlarına uyarlanarak bütün zenginliklerinin sömürülerek Irkçı Emperyalizm ve onların işbirlikçilerine intikal ettirilmekten kurtarılması sağlanabilir. Bunun yerine zengin vatandaş, zengin devlet ve bugünkü dış borç ve faizler altında ezilmek yerine tam tersine her türlü üretimiyle ve savunma sanayi mamulleriyle onurlu ülkelere dönüşebilirler.

SESLİ MAKALELER;

Bunun için öncelikle Afrika ülkeleri de bütün dünyayı kıskacına alan karşılıksız para tuzağından kurtulmalıdırlar. Adil ekonomik düzendeki “Karşılıksız Para Yok İlkesi” Afrika için de büyük bir öneri ve çözümdür. Adil düzende “para” = “mal”dır. Yani toplumun faydasına arz edilmiş bulunan üretilmiş mallar ne kadarsa vatandaşın cebinde ve piyasada o kadar para vardır. Ne fazla ne eksik. Bundan dolayı Adil düzende karşılıksız olarak para basılıp piyasaya sürülmesi söz konusu olamaz. Çünkü üretim olmadan, mal karşılığı olmadan karşılıksız olarak piyasaya para sürülmesi haksız olarak fiyatların artmasına sebep olur. Bu ise üretenlerin, emekçilerin hakkını yemektir. Ve Adil düzende temel esas herkesin kendi ürettiği kadar tüketmesidir. Başkasının hakkını yememesidir.

Yine aynı şekilde adil ekonomik düzende “Paranın Eşya İle Tanımlanması İlkesi” nedeniyle paranın arsa, tesis, standart mal, altın ve döviz karşılığında çıkartılması ilkesi paranın mala eşit olması açısında önemlidir. Adil düzende alınıp satılabilen malları 4 grupta toplamak mümkündür. Bunlar satışa arz edilmiş arsalar, tesisler, standart mallar, altın ve döviz yani kıymetli madenler ve değerlerdir. Bunlar ne miktarda satışa arz edilmişse bunlar karşılığında o miktarda para mevcuttur. Alınıp satılabilen bu mallar dışında başka şey karşılığı olarak piyasaya para sürülemez.

AFRİKA YEREL EKONOMİLERİ İÇİN FARKLI AÇILIMLAR

Adil düzende öncelikli, faydalı üretim ve yatırımlar için daima yeterince faizsiz kredi bulmak mümkündür. Adil düzende birçok kredi imkânı vardır. Bunların hepsi de faizsizdir ve hiçbirisi de enflasyona sebep olmaz. Adil düzende aynen bugünkü düzende olduğu gibi fertlerin bir araya gelerek ortaklıklar kurmaları, kendi tasarruflarını birleştirerek ekonomik faaliyetlerde bulunmaları mümkündür. Ortaklıklar hem üretim yapabilir, hem de tesis yapabilirler. Ayrıca hakkı müktesep karşılığı kredi, emek karşılığı kredi, rehin karşılığı kredi, yatırım projesi karşılığı kredi, ödenmiş vergi karşılığı kredi ve selem senedi karşılığı kredi imkanları mevcut.

Afrika insanı 500 yıldır sömürgeciler eli ile talan edilirken bugün de kötü ekonomik düzenler ve ağır vergilerle ezilemeye devam ediliyor. Adil Ekonomik Düzen ise “Hakkı Üstün Tutan” bir nizam, bir düzenidir ve bu tür vergi zulümlerine izin vermemeyi önceler. Bundan dolayı devletin elinde kuvveti vardır diye aklına estiği şekilde vergi koymasına müsaade edilmez. Devlet de hakka riayet edecektir, ancak ve sadece kendi hakkını alacaktır. Bu sebeplerden dolayı Adil düzende vergi devletin üretime yaptığı katkı ve kendi hizmetlerinden dolayı hakkını alması demektir. Hâlihazır Faizci Kapitalist Nizam’da devlet haksız olarak vatandaşı ezmektedir; gelişmeyi önlemekte, gelir dağılımlarını bozmakta, sömürmekte ve zulüm yapmaktadır. Bu münasebetle çeşitli isimler altında icat edilmiş bulunan bütün vergiler, fonlar ve kesintiler tamamen haksızdır. Hepsinin lağvedilmesi gerekir.

Bu vergilerden halkın kurtarılması ve vergi adaleti için “Verginin Sadece Devlet Hizmeti Karşılığı Olması Prensibi” Adil düzenin bir önerisidir. Dolayısıyla Adil düzene göre bugünkü binlerce haksız vergi ve fon maddelerinin hepsi yürürlükten kaldırılmalıdır. “Tek Vergi Prensibi”ne göre sadece bir tek vergi alır. Bir üretimden ve bir kimseden çeşit çeşit isimler altında, çeşit çeşit kademelerde ayrı ayrı vergilerin alınması söz konusu değildir. “Verginin Yani Devletin Payının Üretim Cinsinden Verilmesi Prensibi” ile devletin payı devlete, üretim cinsinden verilir. Yani mesela motor üretildiğinde devlet de kendi payını ambara giren motor cinsinden almaktadır. Bunu tıpkı şahıslar gibi devlet de istediği zaman o andaki piyasa fiyatı üzerinden paraya çevirebilir. Bu sebepten dolayı Adil düzende “vergiyi ille de nakit olarak gününde ödeyeceğiz” diye bir kimsenin elindeki malını yok pahasına satması mecburiyeti söz konusu değildir. “Gelirden Vergi Alınmaması Prensibi” ile üretim ve hizmetlerde herkes kendi hakkını alır. Üretimden sonra haklar adilane bir şekilde, müteşebbis yönetici, tesis sahipleri, işçi, hammaddeyi temin edenler ve devletin yaptığı hizmetler dolayısıyla devlet arasından bölüştürmekte, herkes kendi payını almaktadır. Böyle bir pay dağıtımı yapıldıktan sonra artık devlet kimsenin payından şu veya bu sebeple vergi almaya kalkamaz. Bunun manası herkesin brüt geliri ne ise, bu aynı zamanda onun net geliridir. Böylece bir yandan işçi, köylü, memur; esnafın emek karşılığı elde ettikten brüt gelirlerinden ayrıca vergi ödemeleri söz konusu olmadığı gibi tüccar, müteşebbis, sanayici ve tesis sahipleri ve ayrıca kira ve kârdan hizmet ve katkısı karşılığında pay alanların gelirlerinden vergi ödemeleri de söz konusu değildir.

AFRİKA İÇİN KUVVETİ DEĞİL HAKKI ÜSTÜN TUTAN BİR MODEL

Adil düzende kuvvet değil hak üstün tutulur. Adil düzende devlet ile vatandaş arasında menfaat çatışması değil, menfaat paralelliği vardır. Devlet, yaptığı hizmet karşılığında kendi hakkını almaktadır. Üretime katılan bütün ortakların bir ortağı durumundadır. Adil düzen, bir “Menfaat Çatışması” düzeni değil, menfaat paralelliğine dayanan “Ortaklık” düzenidir. Hâlbuki Faizci Kapitalist Düzen’de bir işçinin daha çok kazanması için bölüşümde daha çok pay almaya çalışması, bunun için işverenle çatışması gerekmektedir ve işçi ve işverenin devlete daha az vergi ödemek için yollar araması gerekmektedir. Böylece Faizci Kapitalist Düzen “Çıkar Zıtlaşması” bir “Çatışma” düzenidir. Netice itibariyle toplumda huzursuzluklara ve haksızlıklara sebep olmaktadır.

Adil düzende bütün vatandaşlara insan haysiyetine yaraşır şeklide yaşama imkânlarının temini devletin görevlerinin başında gelmektedir. Devlet, belirli esaslar dâhilinde bu görevi yerine getirir. Faizci Kapitalist Düzen ise, insanı bir “Homo Economicus”, yani doymak bilmeyen ve sadece ekonomik çıkarlarını düşünen bir canlı olarak kabul ettiğinden dolayı, temelde materyalisttir ve kuvveti üstün tuttuğu için sosyal adalet hizmetlerini bir temel insanlık görevi olarak düşünmez. Sadece huzursuzluklar baş gösterip bir sosyal patlama olmasın, zenginlerin rahatı kaçmasın diye fakirlere cüzi yardımlar yapılır. Bu tür yardımlar bir çeşit “Sus Payı” olarak telakki edilir. Fakirlerin ihtiyaçlarının karşılanmasını da zenginlere değil, yine dolaylı yoldan fakirlere bir görev olarak verilir. Adil düzende sosyal adalet, hakkı üstün tutan, herkese insan onuruna yaraşır yaşama imkânı veren, ekonomik gelişmeye engel olmayan, açık, sade, doğal, akli ve adil bir düzendir. Buna mukabil Faizci Kapitalist Düzen’de sosyal adalet tatbikatı suni tatbikattır. Son derece çapraşık ve karmaşıktır. Çıkar çatışmasına dayanmaktadır ve zamanla yürümeyecek temel insan haklarına aykırı, fıtri olmayan ve iflasa mahkûm bir nizamdır.

DÜNYA İÇİN ADİL BİR ÇÖZÜM

Hocaya göre Adil Ekonomik Sistem, hakkı üstün tuttuğu için, toplumda sınıf ayrımı yapmadığı için, bir çatışma değil, barış sistemi olduğu için, açık, sade, basit, tatbikatı kolay bir sistemdir. Basit olduğu için, toplumda herkesi kuşattığı, herkesi üretime teşvik ettiği için, ekonominin önündeki mâniaları kaldırıp ekonomik kalkınmayı hızlandırdığı için, herkese refah getirdiği için ideal bir sistemdir. Diğer sistemlerin faydalı yönleri Adil düzende fazlasıyla mevcuttur. Zararlı yönleri ise Adil düzende yer almamaktadır.

Sadece Batı’da değil başta Afrika olmak üzere bütün dünyada kriminal olayların artması, uyuşturucu, alkolizm, hırsızlık, mafya ve ayrıca her türlü ahlaksızlığın çoğalması; kısaca ahlaki çöküş toplumu helake, Kapitalist Nizamı da iflasa adım adım sürüklemektedir. Adil düzen bütün bu felaketleri önleyen, insanlığa, topluma saadet getiren ilaçtır.

Mustafa Uzun

ARAŞTIRMACI  YAZAR

 

***

NOTLAR

* “Buranın halkı (Anadolu), İmam-ı Azam’ın mezhebindendir. Hepsi Ehl-i Sünnet’tir. Aralarında sapkın bulunmamaktadır. Yüce Allah onları bu faziletleriyle diğer insanlardan üstün kılmıştır. Ancak buna rağmen haşiş [=esrar] yemekten çekinmiyorlar!” -İbn Battuta, Seyahatname, 14. yy.

* Çuvallıyor, bocalıyor ve fevc fevc üstümüze gelen belaları hakkıyla yorumlayamıyorsak hep Lan Lako Devleti ufku yanımızda olmadığı içindir.

 

 

One thought on “Afrika’da kalkınma stratejisinde yeni yaklaşımlar- III

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir