Yeni Sömürgecilik: Afrika Üzerindeki Modern Bağımlılık ve Ekonomik Söylemler

Sömürgeciliğin resmi olarak sona erdiği 20. yüzyıl boyunca Afrika kıtası uluslararası arenada bağımsızlığını ilan eden pek çok yeni devletle dolup taşmıştı. Ancak bu bağımsızlık çoğu kez sadece kağıt üzerinde kalıyordu. Sömürgeci güçler kıtadan ayrılırken yerlerine daha gizli, daha karmaşık ve ekonomik temellere dayanan bir sömürü sistemini devreye soktular: Yeni Sömürgecilik.

Bu kavram Afrika’nın sömürge dönemindeki zulümlerinin bu kez modern ekonomik araçlar ve politik stratejilerle sürdürülmesini ifade eder. Çok uluslu şirketler, yabancı devletler, uluslararası kuruluşlar ve yerel elitler aracılığıyla Afrika kıtası eski sömürgeci güçlerin ve yeni küresel aktörlerin soygunlarına şahit olmaya devam etmektedir.

Yeni Sömürgecilik Nedir?

 

Yeni sömürgecilik özellikle 1960’larda Afrika’daki birçok ülkenin resmi bağımsızlığını kazandıktan sonra Batı’nın kıta üzerindeki ekonomik ve siyasi olarak hayatta kalmak için geliştirdiği bir modeldir. Bu model doğrudan askeri kontrol ya da resmi siyasi yönetim yerine ekonomik ilişkiler, borç tuzakları, ticaret anlaşmaları ve çok uluslu şirketler aracılığıyla devam ettirilmektedir. Bağımsızlıklarını kazanan Afrika ülkeleri eski sömürgeci güçlere olan borçlar, yatırım eksikliği ve yerel güçlerin kontrolü gibi faktörlerle sıkışıp kalmışlardır.

Bu bağlamda Fransa’nın “Françafrique” politikasının tipik bir örneği olarak ortaya çıkar. Fransa, eski sömürge ülkeleriyle olan siyasi, ekonomik ve askeri bağlarını Afrika kıtasında ciddi bir şekilde devam ettirmektedir.

Ekonomik Araçlar ve Bağımlılık

 

Yeni sömürgeciliğin en etkili araçlarından biri Afrika ülkelerinin uluslararası finans piyasalarına olan borçlarıdır. Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi kurumlar yardım adı altında Afrika ülkelerine borç vermekte; ancak bu borçların karşılığında sıkı ekonomik reformlar talep etmektedir. Bu reformlar genellikle kamu harcamalarının kısılması ve serbest ticaret gibi neoliberal politikaları içermektedir. Bu durum Afrika ülkelerini ekonomik olarak bağımsız hale getirmek yerine borç yükünün altında eziyor ve küresel piyasalara bağımlı bir hale getiriyor.

Özellikle doğal kaynaklar açısından zengin olan Afrika ülkelerinde bu kaynaklar üzerinde yabancı kontrolü sağlanıyor. Örneğin petrol, altın, elmas ve değerli madenler açısından zengin olan Afrika ülkeleri tamamen Batı’ya bağımlı hale getirildi. Çok uluslu şirketler yerel yönetimlerle imzaladıkları anlaşmalarla ülkeleri esaret altına aldılar. Bu durum, Afrika’nın ekonomik gelişimini engellerken kıtanın sömürülmesine zemin hazırlamaktadır.

Siyasi Bağımlılık ve Yerel Elitlerin Rolü

 

Yeni sömürgecilik sadece ekonomik araçlarla değil aynı zamanda siyasi manevralarla da kendini gösteriyor. Batılı ülkeler Afrika’daki bazı yerel elitlerle iş yaparak kendi çıkarlarına uygun rejimlerin iktidarda kalmalarını sağlamaktadır. Bu tür iş birlikleri Afrika’da demokratikleşmenin önünde büyük bir engel oluşturuyor. Yerel yönetimler, genellikle Batı’nın ekonomik çıkarlarına hizmet eden politikalar izleyerek insanların ihtiyaçlarını göz ardı edebilmektedir.

Françafrique örneğinde olduğu gibi bu tür durumlar Afrika’da istikrarsızlığın artması ve iç savaşların körüklenmesine neden olmuştur. Yeni sömürgecilik Afrika’nın kendi siyasi ve ekonomik kaderini kontrol etmesini engelleyerek ahlaksız bir sistem meydana getirmiştir.

Sonuç

Yeni sömürgecilik, Afrika’nın her yönden gelişmesini engelleyen bir ekonomik ve siyasi bağımlılık sistemidir. Afrika üzerindeki sömürgecilik eskiden olduğu gibi doğrudan askeri veya siyasi yönetimler yerine ekonomik ilişkiler, borç tuzakları ve yerel elitlerle iş birliği ile devam ettirilmektedir. Ancak Afrika ülkeleri bu özgürlüklerden kurtulmak için çeşitli mücadele yolları arıyor ve yeni stratejiler geliştiriyor. Yeni sömürgecilik Afrika’nın ekonomik ve siyasi gelişimini engelleyen bir güç olarak varlığını sürdürse de kıta halklarının mücadelesi devam ediyor.

 

Yorum gönder