Kara kıtanın beyaz hüzünlere sahip ülkesi Sudan’dayız. Türkiyeli Müslümanların gönderdiği selamları, kurbanları ve umutları, bu mazlum coğrafyadaki kardeşlerimize ulaştırmak üzere bu güzel ülkeye geldik. Beyaz efendilerine inat kara tenli olan Afrika’yı çok seviyorum. Afrika’da gün ışırken, kara kalpli insanların ülkelerinde aydınlıklara karanlığa dönüyor. Daha önce bir süre Afrika’da yaşadım ve Afrika’nın zıtlıklarına aşinayım. İstanbul’dan Sudan’ın başkenti Hartum’a tek başıma gelirken Afrika’nın bu son zamanlarda gündemimize daha çok girmeye bağlayan mazlum ülkesinde de yine birçok zıtlıkla karşı karşıya kalacağımın bilincindeydim. Havaalanında uzun yıllardır Sudan’da bulunan, okuyan, çalışan ve mücadele eden bir grup genç Müslüman beni karşıladı.
Dünyanın Zihnini Bulandırıyorlar
Sudan, sıkıntılı bir ülke. Her olay ve bölgede olduğu gibi Sudan’da da müthiş bir bilgi kirliliği insanların zihinlerini bulandırıyor. Sudan, Afrika’nın en zengin ülkelerinden birisi. Yüzölçümü olarak da Afrika’nın en büyük ülkesi. 2.5 milyon kilometrekarelik toprağı ile Türkiye’nin tam olarak 3 katı büyüklüğe sahip. 1956’da bağımsız olan bu güzel Afrika ülkesi dünyanın en verimli topraklarına sahip. Yapılan araştırmalar sadece Sudan’ın bu geniş ve verimli topraklarının 2 milyar civarında insanın açlık sorununu bitirebileceğini ortaya çıkartmış. Başta petrol, uranyum ve bakır olmak üzere birçok yeraltı zenginlikleri var. Ama her şeyden önce Sudan, Batılı devletlerin Afrika hâkimiyetlerine kafa tutuyor ve Kızıldeniz’i kontrol ediyor. 21 yıl boyunca ülkenin güneyindeki Hıristiyanları kışkırtan Batılılar, şimdi de Darfur meselesini kullanarak Sudan’a saldırıyorlar.
30 Yıldır Siyonizm’e Karşı Mücadele Veriyor
Afrika kıtasının Batılılara karşı tüm direniş hareketlerini destekleyen Sudan, 30 yıldır emperyalistlere, sömürgecilere ve Siyonistlere karşı büyük bir direniş merkezi oldu. Dünyanın neresinde bir İslami örgüt varsa mutlaka Sudan’da bir şubesi bulunuyordu. Bu nedenle başta İsrail olmak üzere Batılılar da 30 yıldır Sudan’ı parçalamak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Batılı emperyalist ülkeler Sudan’daki grupları birbirine karşı kışkırttılar ve son dönemlerde Çin ile yakın ilişkiler kuran bu ülkeyi parçalamak istiyorlar. Sudan’ın dış satımının % 65’ini satın alan Çin ise, aynı zamanda Sudan’a milyarlarca dolar yatırım yapıyor. Bu da Batılıları çok rahatsız ediyor.
Darfur’un Yarısı Hafız
6 milyon insanın yaşadığı Darfur, petrol, uranyum, bakır ve benzeri önemli yeraltı doğal zenginliklere sahip. 1821 yılında Osmanlı’ya bağlandı. Çok dindar olan Darfur’da insanların yarısından fazlasının hafız olduğu biliniyor. Yani bölgede Hıristiyan aslında yok ve bu mücadelenin Müslüman – Hıristiyan bir temeli de yok. Bölgenin %60’ı Arap ve %40’ı Afrika orjinli olmak üzere tamamı Müslüman. 11 Şubat 1914’te Osmanlı Sultanı’nın cihat çağrısı üzerine Darfur Sultanı Ali Dinar, binlerce Darfurlu ve Sudanlı’yı cihada gönderdi. Buna kızan İngilizler Sudan’ı işgal ettiler ve 40 yıl işgalleri altında tuttular. Geri çekildiklerinde Sudan’daki tüm kabileleri birbirlerine düşürmüşlerdi.
İngilizlerin Sömürgecilikten Zarar Ettiği Tek Ülke: Sudan
İngilizler, dünyanın her bölgesinde olduğu gibi bu bölgede de sömürü düzenlerinin devamı için ellerinden gelen her şeyi yapmışlar. Kabileleri birbirin düşürmüşler, ırkçılığı yaymışlar, ahlakı bozmaya çalışmışlar, yolsuzlukları ve yoksullukları tetiklemişler. Verilen bilgiye göre İngilizler çekilmeden önce son bir darbe daha vurarak uçaklardan Sudan’ın verimli topraklarına bir ağaç tohumu atmışlar. Bu ağaç inanılma bir şekilde tarım arazilerine düşmanmış. Tarım arazilerine hiçbir faydası olmayan bu ağaçların bölgelerden temizlenmesi ise milyonlarca dolara mal oluyormuş. Sırf bu olay dahi Batı sömürgeciliğinin gerçek yüzünü göstermesi açısından çok önemli.
İngilizlerin sömürgecilikten zarar ettiği tek ülke Sudan’mış. Hakikaten çok ilginç bir bilgi. Adamlar Hindistan’dan söküp gemilerle getirdikleri demi köprüyü başkent Hartum’da Nil nehri üzerine yeniden yapsalar da Sudan’ın onurlu Müslümanlarını kandıramamışlar ve defolup gitmişler. İngilizlere karşı direnişi örgütleyen Mehdi’nin ordusunun siperlerini gezdik ve bu onurlu Mücahitleri saygı ile selamladık.
Batılılar Sudan’ı Kontrol Etmek İçin Darfur’u Kullanıyorlar
Ortadoğu petrollerine olan bağımlılığından kurtulmak isteyen ABD, petrol zengini Sudan’ı ve civarındaki 15 Afrika ülkesini kontrol etmek için Darfur’u kullanıyor. Ayrılıkçı hareketleri ise Batılılar özellikle destekliyorlar. Hatta kabileleri dahi devletleşmeleri konusunda teşvik ediyorlar. Darfur’da meydana gelen olayların temeli aslında 1970’li yıllara dayanıyor. Çiftçiler ve çobanlar arasında meraların ve su kaynakların kullanılması üzerine sorunlar başlamış. 1980’de meydana gelen kuraklık işleri iyice karıştırmış. Büyük göç ve küçük çatışmalar, sorunu iç siyaset malzemesi haline dönüştürmüş. Olayları ortaya çıkartan, kışkırtan ve ayrılıkçıları destekleyen Batılılar, bu defa bu olaylar üstünden Sudan’ı sıkıştırmaya başladılar. İşin ilginç tarafı ise çatışmalarda haksız bir şekilde insan öldürdüklerini tespit ettiği kendi tarafındaki isimleri de yargılayan Sudan Devleti’nin soykırımcılıkla suçlanmasıydı.
Batılıların Fotoğraf Çektiği Yerde Biz Kurban Kestik
Cansuyu Derneği, Milli Görüş ve Erbakan Hocanın ismi ile buradaki tüm kapıları ardına kadar açabiliyor. Cansuyu Derneğinin Sudan’daki kardeş kuruluşu olan İslami Sosyal Yardımlaşma Organizasyonun (İslamic Social Welfare Organization) desteği ile yapılan Kurban çalışması ile on binlerce mazlum Afrikalıya Türkiyeli Müslümanların selamını ve kurbanlarını ulaştırdık. Sudan’daki mazlum ve fakir Müslümanların yanı sıra Habeş Kralı Necaşi’nin torunları olan Eritreli Müslümanların yaşadığı kamplarda da kurban kesimi yaptık. Birkaç gün Hartum’da kaldıktan sonra Sudan’ın Eritre sınırındaki Kesele bölgesine gittik. Oldukça farklı bir yolculuktu bu. İslamic Social Welfare Organization yetkilileri bizim için güzel bir araç kiralamıştı. Yolda en az 20 – 30 kurbanı biçerek katleden otobüs haricinde her şey güzeldi. Zengin minerallere sahip olan bu Afrika toprağının hiç işlenmemiş olması, gerçeği tüm açıklığı ile gözümüzün önüne getiriyor.
Habeş Kralı Necaşi’nin Mazlum Torunları İle Birlikteyiz
1994’te fotoğraf dalında Pulitzer ödülü kazanan Kevin Carter’ın Akbaba ve Afrikalı Çocuk resmini çektiği Sudan ve Eritre sınırındaki Kesele bölgesinde şimdi biz kardeşlerimizle kucaklaşıyor ve kurban kesiyor. Bilindiği gibi Carter, akbabaların saldırısına uğramak üzere olan Afrikalı çocuğun resmini çekmiş ve sonra çocuğa yardım etmeden o bölgeyi hemen terk etmişti. Bir süre sonra ise çektiği vicdan azabı nedeniyle intihar etmişti. Dünyanın farklı bölgelerinde ihtiyaç sahiplerinin yüzünü güldüren Cansuyu Derneği, bu defa Habeş Kralı Necaşi’nin bu muhtaç, mazlum ve yoksul torunlarını sevindiriyordu.
Siyah Tenli Ve Beyaz Gülüşlü Kardeşlerimizin Bayram Namazı Sevinci
Yeryüzünün tüm coğrafyalarında inananlar Kurban Bayramını büyük bir coşku ile karşılarken asıl sevinci ise bence Afrikalı Müslümanlar yaşıyorlar. Yardımlaşmanın ve kardeşliğin zirveye çıktığı bayram sabahında daha önce gittiğim birçok İslam ülkesi gibi burada da Müslümanlar namazlarını stadyumlarda veya boş arazilerde eda ediyorlar. Yerleşim yerinin hemen dışında bulunan boş arazilerde toplanan siyah tenli, beyaz elbiseli ve beyaz tebessümlü Afrikalı kardeşlerimizle birlikte Bayram namazlarımızı eda ediyoruz. Sudan’lı ve Eritreli Müslümanlar kurbanlarını kendileri ile paylaşan Türkiye’li kardeşlerine teşekkürlerini iletiyorlar. Selamlaşıyoruz, kucaklaşıyoruz. Bence asıl bayram, Cansuyu Derneği’nin kurban kestiği Sudan’ın Kesele bölgesindeki ve Habeş Kralı Necaşi’nin torunlarının kaldığı mülteci kamplarında yaşandı. Doğu’dan Batı’ya, Güney’den Kuzey’e dünyanın tüm coğrafyalarında coşku ile karşılan Kurban Bayramı bence Afrika’da daha bir etkili ve daha bir aşkla yaşanıyor.
Kurbanlarımızı Kendimiz Alıyor, Kesimini De Biz Yapıyoruz
Verilen vaazların ve namazların ardından binlerce Müslüman’ın kucaklaşarak bayramlaştığı kamplarda, duyarlı Müslümanlarının Cansuyu Yardımlaşma Derneği’ne, derneğin de bize emanet ettiği kestiği kurbanları kesiyoruz. Kamplar Kesele’nin 2 farklı bölgesinde toplanıyor. Biz her iki bölgede de kesiyoruz. Kurbanlıkları kendimiz alıyoruz, kesim yapılacak bölgelere getiriyoruz ve kesimi de başında takip ediyoruz. İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatlarının kurban ekipleri ile birlikte kurbanlarımızı, biraz da aşırı pazarlığa kaçarak alıyoruz. Çünkü ne kadar fazla mazlum ve mağdur kardeşimizin evine kurban eti girse, bizim için daha iyi olacak. Kestiğimiz kurbanlar binlerce ailenin aylar sonra et görmesine neden oldu. Bize büyük bir sevgi gösteren Afrikalı Müslümanlar; “Türkiyeli kardeşlerimize teşekkür ediyoruz” dediler bol miktarda.
Hartum’da Kiliseler Özgür Fakat Misyonerlik Yasak
Batı emperyalizminin mızrak ucu olan Misyonerlik çalışmaları Afrika’nın bazı savunmasız ülkelerinde başarıya ulaşırken Sudan’da ise tam bir hezimet yaşanıyor. Her yıl milyarlarca dolar parayı Afrika’yı Hıristiyanlaştırmak için harcayan Batılılar, İslam ile tanışmayan ve yerel dinlere sahip olan Afrikalılar arasında tahrif edilmiş dinlerini hızla yayıyorlar fakat Sudan’da sert bir kayaya çarpmışlar. Uzun yıllardır çalışmalarını sürdüren Batılılar, 1 (bir) adet dahi Müslüman’ı Hıristiyanlaştıramamışlar. Kesele sokaklarında Batılıları görüyor ve görüntülüyoruz. Fakat toplumda, Müslüman olmayan beyazlara karşı büyük bir tepki söz konusu. Bu beyazlara “Havvace” diyorlar ki bu kelimeyi “Gâvur” olarak çevirebiliriz sanırım. Çocuklar dahi bunu küfreder gibi söylüyor. Sudan’da dinlerini yaymak isteyen Misyonerler şekilden şekle de girseler de başarıya ulaşamıyorlar. Bu amaçla çok evliliğe dahi izin veren Misyonerler, İslam’ı da kendilerince kullanıyorlar. Bazı kiliselere hilal logoları asıyor ve minareye benzer detayları kullanıyorlar. Diğer taraftan Başkent Hartum’un en güzel bölgelerinde büyük Kilise’ler de mevcut. Sudan Devleti bunlara aynı Osmanlı gibi dokunmuyor ve özgürce ibadetlerini yapabiliyorlar. Fakat elbette Misyonerlik çalışmaları yasak.
Sudan’ın Problemlerinin Kaynağı Yine Sömürgeciler
Sudan’daki problemlerin temel kaynağı, bütün Afrika’da olduğu gibi 15. yüzyılın başlarına, yani sömürgeciliğin başladığı dönemlere kadar uzanıyor. Batılı devletler, 150 milyondan fazla Afrikalıyı köleleştirirken, kıtanın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını da büyük ölçüde sömürgeleştirmişlerdi. Bundan Sudan’da nasibi aldı. Yeryüzünün en verimli topraklarından birine sahip olan Sudanlıların bugün açlıkla imtihan edilmesinin altında Batılıların bitmek tükenmek bilmeyen sömürgeci hırsları yatıyor. Birçok Afrika ülkesi gibi Sudan’ın sınırları da, sömürgeci devletler tarafından masa başında cetvelle çizilince, insanların zihinleri işgal edilince, nesiller tembelleştirilince, çiftçiler bilgiden uzak tutulunca; ortaya, hemen yanı başında gürül gürül ırmak akarken susuzluktan 2 tane ot yetiştiremeyen koca bir ülke çıkıyor.
Sudan, Batılıların İştahını Kabartıyor
Eski Sudan yönetimi, Amerika ve Bazı Batılı ülkelerin Petrol şirketleri yerine imtiyazlı belli devletlerin şirketlerini tercih ediyordu. Bu durum başta Amerika olmak üzere sömürgeci ülkeleri Sudan rejimine karşı harekete geçirdi. Petrolün yanında elmas, uranyum ve bakır gibi birçok zenginliğe de sahip olan Sudan’ın bu zenginliklerin asıl merkezi ise Kuzey ve Güney Sudan`ın orta ve güney kısımları. Bu nedenle önce güneyde yaşayan Hıristiyan ve animistler, kuzeydeki yönetimlere karşı kışkırtıldı. Savaş çok uzadı ve bu nedenle petrol başta olmak üzere maden zenginlikleri halka ulaştırılamadı. Yatırım yapılamadı.
Mustafa Uzun
Araştırmacı – Yazar