Sömürgecilik, kölelik ve elmas ile ölçülebilir bir tarihe sahiptir Sierra Leone. Afrika’nın en fakir ülkelerinden biridir ve bir İslam yurdudur. Üstelik 1970’li yıllarda ülkenin %30’u resmen Müslüman iken bu rakam 1980’lerde Britannica’ya göre %40’lara, 1996 yılında ise The Word Almanac’a göre %60’lara yükselmiştir. Şimdi ise ülke nüfusunun %75’inin Müslüman olduğu ifade ediliyor.
BİR İSLAM YURDU; SİERRA LEONE
Peki, İslam’ın bu kadar hızla yayıldığı ve köle ticaretleri ile bilinen Sierra Leone nasıl bir ülkedir? Öncelikle bu topraklar bizim topraklarımızdır. 1000 yıldır İslam’ın rengini verdiği bu coğrafya tarihin bilinen ilk dönemlerinden itibaren insanların yaşadığı ve yerleşik hayata geçtiği yerlerden biridir. Günümüzden 3000 yıl öncesinden kalan bazı kalıntılara sahiptir. İslam bölgeye 11. Yüzyıldan itibaren girdi. Sierra Leone’de de diğer birçok ülkede olduğu gibi İslam ilk olarak Müslüman tüccarlar vasıtasıyla yayıldı.
Tasavvufi akımların girdiği Sierra Leone, zamanla Müslümanlaştı ve bir İslam yurdu haline geldi. 18. Yüzyılda hızlanan İslam, özellikle Kadiri, Ticani ve Kadiyâni tarikatlarının etkisiyle yerli kabileler arasında yayıldı. Son dönemlerde ise İhvan-ı Müslimin yani Müslüman Kardeşler teşkilatının inanılmaz çalışmaları ile Sierra Leone müthiş bir İslami gelişime sahne oldu.
MÜSLÜMANLARIN TAMAMI MALİKİ
Ülkede 18’den fazla farklı etnik grup var. Bunlar arasında Mendeler ve Temmeler öne çıkıyor. Hemen hemen ülke nüfusunun %60’ı bu iki gruba aittir. Ayrıca Limbalar, Konolar, Bullom-Sherbrolar, Fulaniler, Kurankolar, Yalunkalar ve Kissiler de önemli nüfuslara sahiptirler. Müslümanların tamamı Maliki mezhebindendir. Müslümanlardan sonra kısaca putperest diyebileceğimiz animistler gelmektedir.
Resmi rakamlara göre %10’luk bir kitle Hıristiyan olarak görülse de aslında bu sayının çok düşük olduğu ifade ediliyor. İslam’ın hoşgörüsü nedeniyle Sierra Leone’de genel manada dinler arasında bir sıkıntı yaşanmamakta. Hıristiyan Misyonerlerin İslam’a saldırıları haricinde toplum genelinde bir rahatsızlık yer almamakta.
SÖMÜRGECİLİĞİN TARİHİ
Sierra Leone’nin tarihi sömürgeciliğin tarihi sayılabilir. Zaten daha cümlenin başı sayılabilecek şekilde ülke ismi bile sömürgeciliğe işaret etmektedir. Portekizliler bölgede bol miktarda aslan bulunmasından dolayı aslanlı dağlar, aslanlı sıradağlar anlamına gelen Portekizce bu ismi vermişler.
1462 yılında ilk defa Batılılar bu coğrafyaya geldiler. Portekizli kaşif Pedro de Sintra’nın ulaştığı Sierra Leone’ye kısa bir süre Batılı diğer zalimler üşüştüler. 500 yıl boyunca sömürülen ülke köle ticaretlerinin de merkez ülkelerinden biri haline geldi.
İngiltere’nin göstermelik olarak köleliği yasaklamasının ardından özgürlüklerine kavuşan kölelerin Sierra Leone’ye gönderilmesi sağlanarak acı buralara taşındı. Keşmekeşin, fakirliğin ve acımasızlığın hüküm sürdüğü Sierra Leone, isyanların, savaşların ve katliamların da ülkesi olarak bilindi. Yerli halk ile sonradan getirilen halkların mücadelesini Batılılar ise kenara çekilerek izlemeyi tercih ettiler. Mazlumlar çatışırken zalimler arabuluculuk yaptıklarını iddia ettiler.
ELMAS BİTTİ
Ülke yer altı kaynaklarının zenginliği ile biliniyor. 1930’lı yıllarda Yengeima ve Kenema gibi bölgelerde bulunan maden yataklarına İngilizler derhal el koydular. 100 yıllığına İngiliz firmalarına çok cüzi miktarlarda peşkeş çekilen madenler ülkenin bağımsızlığından sonra dahi İngilizlere kaldı.
İngiliz De Beers şirketi başta olmak üzere 3000 civarında elmas arama şirketi Sierra Leone’nin altını üstüne getirmeye devam etmektedir. Elmas üretimi ise hızla düşmektedir.
Uzun yıllar Batılıları besleyen maden yatakları artık kapanmak üzeredir. 1970’li yıllarda 2 milyon kırat’ı aşkın elmas üretimi var iken bu rakam 70’lerin sonlarında 800 Binlere, 90’lı yılların ortalarında ise 150 Binlere düşmüştür. Bugün ise bilinen elmas rezervleri bitmek üzeredir. Sömürgecilerin el koyduğu elmaslar ülke içerisinde tutulabilmesi halinde dünyanın en zengin ülkelerinden biri haline gelebilecek Sierra Leone, bugün dünyanın en fakir ülkelerinden biridir. İngilizlerin el koyup resmen çaldığı ve daha sonra ise yine kaçak yollarla çok ucuz olarak kapattığı elmaslar Batı’ya zenginlik olarak giderken Sierra Leone için fakirliği simgelemektedir.
BATILILAR ZENGİNLİĞİ ÇALDI, SİERRA LEONE AÇ
27 Nisan 1961 tarihinde İngilizlerden ayrılarak bağımsızlığına kavuşan Sierra Leone bugün dahi tam olarak bağımsız bir ülke denilemez. Elmas, Titanyum ve boksit’in yanı sıra dünyanın en büyük doğal limanlarından birine sahip olması ile de göze çarpan Sierra Leone’de bunca zenginliğe rağmen halkın %70’i açlık sınırının da altında yaşamaktadır. Dünyadaki adaletsizliklerden ve gelir dağılımındaki inanılmaz eşitsizlikten belki de en fazla nasibini alan ülkelerden biridir Sierra Leone.
Bu İslam yurdundan çıkartılan elmaslar ve diğer zenginlikler Lizbon’un, Madrid’in, Londra’nın caddelerini süslerken Sierra Leone halkı açlıkla mücadele etmektedir. İnsanlık tarihinin en alçak sayfalarına yazılan sömürgecilik ve köle ticareti deneyimlerini acı şekilde yaşayan öncelikli ülkelerden biri de Sierra Leone’dir kesinlikle.
NAZİK ZALİM İNGİLİZLER
Ülke 20. Yüzyıla da keşmekeş içerisinde girdi. İngilizlerin “nazik zalimliklerine” tahammül edemeyen halk yer yer ayaklandı. Yerli Hıristiyanlar dahi bu zulümlere isyan ettiler. Batılılar ise yerlerine kukla yöneticiler bırakmadan gitmediler. 1951 yılında Muhammed Senusi gibi isimlerin de desteğini alan Sir Milton Margai direnişe öncülük etti.
1960 yılında İngilizlerle Londra’da masaya oturan Margai bağımsızlığa giden yolu araladı. 1961’de bağımsızlığın ilan edilmesi ile de ilk Başbakan olarak tarihe geçti. Atlas Okyanusu kıyısındaki bu İslam yurdu genel olarak Hıristiyanlar tarafından yönetilse de bugün İslam İşbirliği Teşkilatı ve İslam Kalkınma Bankası gibi kuruluşlara üyedir.
İlk sömürgecilik çağında İngiliz, Portekiz, Fransız ve Hollandalı deniz korsanlarının hedefinde olan Sierra Leone bugün de modern korsanların hedefindedir.
CEHALET HAD SAFHADA
İhvan-ı Müslimin teşkilatı haricinde İslam dünyası ile çok zayıf bağlara sahip olan Sierra Leone’de Müslümanların bilinçlenmesi için yapılan çalışmalar şu aşamada yetersiz kalmakta.
Ülkedeki Müslümanların sahip olduğu eğitim kurumların büyük çoğunluğu ise Ahmediye Mezhebine ait. Musa Bangura gibi medya ile ilişkileri iyi bazı Müslümanlar da ciddi tebliğ çalışmaları yapıyorlar.
Bir zamanlar Kuzey Afrika’da yaşayan Murabıtların öncülük ettiği İslami davet çalışmaları bugün de devam ediyor. İslam’ın inanılmaz bir hızla yayıldığı Sierra Leone’de itikadi manadan da sıkıntılı bazı örf ve adetlerin İslam olarak algılanması ise ciddi sorunlara yol açmakta.
İngilizlerin İslami eğitimi de yüzyıllar içerisinde tamamen ortadan kaldırmış olması bu sapkın anlayışların ana kaynağı olarak gösteriliyor. İngiliz sömürgecilerin ülkedeki İslâmi kuruluşları, okulları ve medreseleri kapatmaları ve buralardan İslâm’ın izlerini silmeye çalışmalarının yansımaları bugün farklı şekillerde görünmektedir.
İSLAM DÜNYASININ İLGİSİNİ BEKLİYOR
Müslümanların sayısının hızla arttığı ülkede misyonerler onca çalışmalarına rağmen toplumu etkileyememektedirler. Sierra Leone’deki eğitim kurumlarının hemen tamamına yakını misyonerlere aittir. Hastaneler ve hemen bütün sağlık birimleri misyonerler tarafından işletilmektedir. Halk tabanında pek sıkıntı yaşanmasa da ülkeyi idare eden Hıristiyanlar zaman zaman Müslümanlara çeşitli sıkıntılar çıkartmaktadır.
Yüksek İslâm Konseyi gibi bazı İslami kurumlar bu tür sıkıntıları aşmaya çalışıyorlar. Müslüman Öğrenciler Birliği, İmamlar Yüksek Konseyi, Müslüman Gençler Birliği, İslâmi Kültür Cemiyeti, Sierra Leone Müslüman Gençler Milli Birliği, İslâm Hayır Teşkilatı gibi İslâmi örgütler misyonerlerin bütün maddi imkanlarına rağmen destansı bir mücadele vermektedirler.
Bir dönem elmas madenleri ile Avrupa’yı besleyen Sierra Leone, bugün dünyanın en fakir ülkelerinden biridir ve İslam dünyasının ilgisini beklemektedir.
Mustafa Uzun
Araştırmacı Yazar