Bugün yeryüzünde mevcut olan devletlerden birinin ismi Gine – Bissau’dur ve bu adı sanı duyulmamış devletin vatandaşlarından dolayı biz hesaba çekileceğiz.
1974 yılına kadar yüzlerce yıl Portekiz zalimlerin sömürgesi altında bulunan Gine – Bissau Müslümanlarına dair yapacağınız en ufak bir araştırmada dahi İslam’a olan açlıklarını görebilirsiniz. Batılı araştırma kuruluşların Gine – Bissau dosyalarına dahi giren bir gerçekten bahsediyorum.
Bu ülkenin insanları habire Müslümanlara çağrı yapıyorlar. İslam’ı öğretecek âlimler, kitaplar ve imkânlar istiyorlar. Yüzlerce yıllık zulme rağmen, asırlarca devam eden misyonerlik faaliyetlerine rağmen Gine – Bissau halkı İslam’dan kopmadı ve kopartamayacaklar da.
İSLAM TÜCCARLAR VASITASIYLA YAYILDI
Portekizler Gine – Bissau’ya 15. asırda geldiler ilk defa. Asırlarca Müslümanlar ve diğer kabilelerle mücadele ettiler. Batılılar gelmeden önce büyük Mali Sultanlığına bağlı olan Gine – Bissau halkı, zaman zaman kendi krallarının yönetiminde farklı devletler de kuruyordu. Gine – Bissau’da kurulan son Gabu Krallığı da 1867 yılında Portekizliler tarafından yıkılmıştı.
Aslında Müslümanların bu topraklara gelişi daha 11. Yüzyıldan itibaren başladı. Yeryüzünün birçok bölgesinde olduğu gibi burada da İslam ilk etapta Müslüman tüccarlar vasıtasıyla toplum içerisinde yayıldı. Mande dilini konuşan bu tüccarlar halka İslam’ın güzelliklerini yaşayarak anlattılar ve İslam hızlı bir şekilde yayıldı. Portekizliler ise ilk olarak 15. Yüzyılda bu topraklara ulaştılar.
Yeryüzünün lanetlileri olan Batılıların bu zulümleri karşısında büyük bir direniş başladı. Asıl rengini İslam’ın verdiği bu topraklarda onca zulme, katliama, sınırsız imkânlarla yapılan misyonerlik faaliyetlerine rağmen asıl renk hala İslam’ındır. Gine – Bissau hala bir İslam yurdudur. Gine – Bissau hala bizim topraklarımızdandır.
MÜSLÜMANLARI AZ GÖSTERMEK İSTİYORLAR
Bugün CIA verileri de dâhil olmak üzere resmi rakamlara göre Gine – Bissau halkının %55’i Müslümandır. Gine – Bissau’lu Müslümanların kuruluşlarına göre bu rakam ise kesinlikle %80’den aşağı değil. Çünkü Batılı kuruluşlar Afrika’da Müslümanların sayılarını az gösterebilmek için çok sayıda Müslüman’ı Animist ya da Hıristiyan olarak gösteriyorlar.
Müslümanların geneli Fûlânîler’le Mandingolar olmak üzere ikiye ayrılıyorlar. Bunlar genelde ülkenin iç bölgelerinde yaşıyorlar ve hayvancılıkla uğraşıyorlar. Toplumda azınlığı oluşturan ancak Batılılar sayesinde yönetimi genel olarak ellerinde bulunduran Hıristiyanlar ise sahil kesiminde oturuyor. %99’u siyah Afrikalı, %1’i ise Portekizli ve melezden oluşan ülkede Portekizlilere karşı derin bir nefret var olsa da 500 yıllık sömürgeciliğin bir sonucu olarak ülkede Portekizce konuşuluyor.
İNSANLIK ONURU KÖLE TİCARETLERİ İLE YERLE BİR EDİLDİ
Portekizliler 15. Yüzyılda bu topraklara geldiklerinde İslam âlimlerinin kökünü kazıdılar, İslami eğitimi yasakladılar ve Müslümanlara akıl almaz yasaklar getirdiler. İslam’a dair en ufak bir işaret taşıyan yüz binlerce insan katledildi ve daha fazlası Amerika’ya, Brezilya’ya köle olarak götürüldü.
Asırlar boyunca Gine – Bissau sahilleri köleleştirilen Müslümanların acılarına sahne oldu. 300 yıl boyunca milyonlarca insan gemilerle daha Batı’ya, Amerika’ya ve Avrupa’ya taşındılar. Brezilya’daki şeker kamışı tarlaları Gine – Bissaulu Müslümanlar ile dolduruldu. İnsanlık onuru yerle bir edildi, milyonlarca insan bu büyük zulümden etkilendi.
İslam’ın önünü kapatıp Hıristiyan Misyonerliğinin önünü açan Portekizler 500 yıllık bu çalışmaya rağmen Gine – Bissau toplumunu değiştiremediler. Bugün Gine – Bissau’da Portekiz kökenliler ve bazı melezlerden başka çok az insan Hıristiyandır. Bu İslam’ın büyük bir başarısı olarak tarihe geçmektedir.
“BİZE İSLAM’I ÖĞRETİN”
Tasavvufi cemaatlerin etkisi ile İslamla tanışan Gine – Bissau’da halen daha Kādiriyye ve Ticâniyye tarikatları etkindir. Halk maalesef çok cahildir. Müslüman olduklarını bilen ancak İslam’ı bilmeyen geniş halk kitleleri çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıyadır.
Batılıların bu topraklara hâkim olmak adına yerle bir ettikleri İslami eğitimin yoksunluğu bugün Müslümanların en büyük problemidir. Ülkede yaşayan Müslümanları birlikte tutacak ya da bilinçlendirecek herhangi bir çalışma yapılamamaktadır. Ufak ufak başlayan İslami çalışmalar ise daha çok yerel düzlemde kalmaktadır. Bu durumun farkında olan Müslüman aydınlar ise İslam dünyasına habire “Bize İslam’ı öğretecek imkânlar, âlimler, kitaplar gönderin” çağrısı yapıyorlar.
Gine – Bissau hakkında Uluslar arası arenada çıkan sayılı haber, makale veya araştırma dosyasında genelde bu İslami eğitime olan açlık vurgulanmaktadır. Gine – Bissau halkı İslam’ı aramaktadır ve her Müslüman bundan mes’uldür.
BATILILARIN TARİHİ SÖMÜRGECİLİĞİN TARİHİ
Afrika’nın en fakir ülkelerinden biri olan Gine – Bissau’da kişi başına düşen ortalama millî gelir 200 Amerikan dolarının altında. Ülkenin yarısına yakını ormanlarla kaplıdır ve yer altı kaynakları bakımından zengin olduğu bilinse de henüz çok azı işletilebilmektedir. Batılıların Gine – Bissau’daki tarihlerini oluşturan “Köle Ticaretleri” dolayısı ile ülkenin en büyük zenginlikleri zaten yüzyıllar içinde çalınmış oldu.
Sömürgecilerin kendi aralarındaki savaşlara da bu köle ticareti neden oluyordu. Fransız ve Hollandalı zalimler de Portekizlilerin ellerinden bu köleleri almak için çalışıyorlardı. Daha sonra İngilizlerin devreye girmesi işleri iyice kızıştırdı.
Çatışmaların ve görüşmelerin ardından Portekiz’e bırakılan Gine – Bissau uzun süre direkt Portekiz’e bağlı bir sömürge oldu. 1930’lara kadar Portekiz’in bir vilayeti olan Gine – Bissau daha sonra ayrı bir sömürge yapıldı. 1951’de yine direkt Portekiz’e bağlansa da 50’lerden sonra direniş hareketleri iyice güçlendi. 1959’da Portekiz’in büyük bir katliam yapması bardağı taşıran son damla oldu ve 24 Eylül 1973’teki bağımsızlığa giden yol hızlandı.
Çok ciddi katliamların yapıldığı Gine – Bissau halkı bugün de Portekizlilerden nefret etse de maalesef ülke yönetimi hala Portekiz’e yakındır.
MÜSLÜMAN HALK CAHİL BIRAKILDI
Bağımsızlık sonrası Kuveyt ve Suudi Arabistan gibi halkı Müslüman ülkelerin desteğini alan Gine – Bissau’da buna rağmen Müslümanların durumları düzelmedi. 1978’den itibaren sömürge döneminden kalan kin ve nefrete rağmen Portekiz’le ilişkiler gelişmeye başlandı.
Bugün Portekiz devleti Gine – Bissau’da hala misyonerlik teşkilatlarını desteklemektedirler. Her yıl milyonlarca dolar Kilise okullarına ve hastanelerine aktarılmaktadır. Batılıların okulları yetişmiş insan ihtiyacının tamamına hitap etmektedir ve maalesef Müslüman halkın cehaleti bitirilememektedir.
Müslümanlara karşı genel manada bir önyargının olmadığı ülkede İslami çalışma yapacak çok uygun bir ortam olmasına rağmen kuvvetli bir İslami çalışma da henüz yoktur.
İSLAM HER ŞEYE RAĞMEN HIZLA YAYILIYOR
Bunca olumsuz tabloya rağmen İslam hala hızla yayılıyor. Afrika Müslümanları Komitesinin rakamlarına göre her yıl en az 3000 insan Müslüman oluyor Gine – Bissau’da. Tek bir Gine – Bissau’lunun onca imkâna rağmen Hıristiyan olmadığı ülkede her yıl en az 3.000 kişinin İslam ile şereflenmesi âlemi İslam’a müthiş bir mesajdır. Yoksulluğun ve cehaletin hâkim olduğu bu topraklarda ilginç bir şekilde İslam daha çok okumuş kesim arasında yayılıyor.
Eski Cumhurbaşkanı Kumba Yala ve onun danışmanı Edmond Ivora dâhil çok sayıda insan İslam ile şereflendi ve Müslümanlar hızla çoğalıyorlar. Batılı sömürgecilerin ve onların uzantılarının topluma verebileceği hiçbir şey kalmamış. Halk kendi istekleri ile İslam’a koşuyor ve Müslüman toplum önderleri İslam dünyasına yardım çağırısında bulunuyorlar.
Misyonerlik teşkilatları büyük miktarlarda burslar dağıtıyorlar, çok güzel hastaneler kurup ücretsiz bakım yapıyorlar, eğitim alanında çok güçlüler ve buna rağmen toplumu etkileyemiyorlar. Müslümanlar ise İslam âlemini bekliyor.
Mustafa Uzun
Araştırmacı – Yazar