Bir süre önce Nijerya’daki dev petrol şirketlerinin ve misyonerlerin kışkırtması ile yüzlerce Müslüman’ın katledilmesi, ‘Afrika’daki Misyonerlik Tehlikesi’ni yeniden akıllara getirmişti. Batılıların Afrika’yı sömürmek için öncü kuvvet olarak gönderdikleri Misyonerler, inanılmaz miktarlarda paralar harcayarak Afrika’yı Hıristiyanlaştırırken İslami uyanışlar karşısında ise çaresiz kalıyorlar.
Yüzyıllarca çalışarak kandırdıkları Afrikalıların kolay bir şekilde İslam’a girmeleri üzerine Misyonerler işbirlikçileri aracılığı ile Müslümanların katledilmesine neden oluyorlar. Bugünlerde Nijerya’da olduğu gibi daha önce de Liberya, Senegal, Uganda, Cibuti ve Kenya gibi birçok ülkede, güçlenmeye başlayan İslami Uyanış Hareketleri, Misyonerlerin kışkırtmaları sonucunda kanlı bir şekilde bastırılmıştı.
AHLAKSIZ TAKTİKLERLE AFRİKA’YI HIRİSTİYANLAŞTIRDILAR
Her yıl milyarlarca dolar parayı Afrika’yı Hıristiyanlaştırmak için harcayan Batılılar İslam ile tanışmayan ve yerel dinlere sahip olan Afrikalılar arasında tahrif edilmiş dinlerini hızla yaydılar. Göz alıcı maddi imkânlardan faydalanmak isteyen Afrikalılar ise bu ahlaksız saldırıya karşı duramadılar. 1900’lü yıllarında başlarında Afrika’nın nüfusunun sadece %7’si Hıristiyanken 100 yıl içerisinde bu rakam inanılmaz bir artışla %55’lere kadar geldi. Papua Yeni Gine gibi ülkelerde ise bu rakam %1’lerden %95’lere kadar çıktı. Papalar hemen her fırsatta Afrika’yı ziyaret ediyor ve tüm misyonerlik çalışmalarına destek veriyorlar. Diğer taraftan Afrika’da dinlerini yaymak isteyen Misyonerler şekilden şekle de giriyorlar. Bu amaçla çok evliliğe dahi izin veren Misyonerler, İslam’ı da kendilerince kullanıyorlar. Müslümanların güçlü olduğu bazı bölgelerde kiliselere hilal logoları asıyor ve minareye benzer detayları kullanıyorlar.
İSLAM’IN GÜÇLÜ OLDUĞU YERLERDE MİSYONERLER REZİL OLUYOR
Bugün hâlâ açlığın ve yoksulluğun ağırlığı altında ezilen Somali gibi İslam’ın güçlü olduğu ülkelerde ise Misyonerler tam bir yenilgiye uğruyorlar. Misyonerler bu ülkede iki asırlık hummalı çalışmalarına rağmen henüz tek bir Müslüman’ı bile Hıristiyan yapmayı başaramadılar. Somali’nin 1991 ayaklanmaları ile iktidardan uzaklaştırılan eski diktatörü Siyad Berri ise ülkedeki İslâmi uyanışın önüne geçmek amacıyla Hıristiyan misyonerlerden yararlanıyordu. İslâmi hareket mensuplarına göz açtırmayan Siyad Berri, misyonerlere Müslüman halk içinde faaliyet yürütmeleri için her türlü imkânı sağlıyordu ama buna rağmen Somali’de hala tek bir Hıristiyan dahi yoktur. Bu durum ise aynı Nijerya’da olduğu gibi Misyonerleri çıldırtmaktadır.
MÜSLÜMANLARLA BAŞA ÇIKAMAYINCA EĞİTİMİ YASAKLATTILAR
Fakir Afrika ülkelerinden Malavi’de ise 1950’lerde %66 olan Müslüman nüfus ahlaksız saldırılarla %17’ye kadar düşürüldü. Misyonerler, bu süre içerisinde eğitimi tamamen kendi ellerine aldılar ve İslam, okumamış kesimin dini haline geldi. Misyonerler bunu İslam aleyhine bir propaganda malzemesi olarak kullandılar. İslam’ın ancak cahil kesim tarafından kabul edilebilecek bir din olduğuna halkı inandırdılar. Fakat 1980’li yıllardan sonra uyanışa geçen Müslümanlar süreci tersine çevirdiler ve İslam hızla yayılmaya başlandı. Bu durum karşısında eski Papa II. Jean Paul’ün emriyle Malavi’de görev yapan misyonerler yeniden atağa geçtiler. Ama bu kez başarı elde edemediler ve Müslümanların çalışmaları daha etkili oldu. Hıristiyan kilisesi Malavi’de yenik düştüğünü ve geçmişte kullandığı hilelerin artık işe yaramadığını anlayınca bu ülkede her türlü dini propagandanın yasak edilmesini istedi. Katoliklerin dini lideri II. Jean Paul de 1989 yılında Malavi’ye uğradı ve devletten hem Misyonerlik çalışmalarına tam destek vermesini hem de Müslümanların dini propagandaların yasak edilmesi çağrısını yaptı.
İSLAMİ UYANIŞLAR KARŞISINDA MİSYONERLER ÇILGINA DÖNÜYORLAR
Son günlerde Nijerya’daki dev petrol şirketleri ve Misyoner örgütler tarafından kışkırtılan yerel güçlerin şehit ettiği yüzlerce Müslüman gibi daha önce de farklı ülkelerde de bilinçlenen Müslümanlar katliama uğramışlardı. Liberya, Senegal, Uganda, Cibuti ve Kenya gibi birçok ülkede güçlenmeye başlayan İslami Uyanış Hareketleri, Misyonerlerin kışkırtmaları sonucunda kanlı bir şekilde bastırılmıştı. Afrika’nın küçük ülkelerinden olan Liberya’da 1990’da çıkarılan ayaklanmanın asıl amacı bu ülkedeki İslâmi ilerleyişin önüne geçmekti. 3 milyon nüfusa sahip Liberya’da halkın yaklaşık % 45’ini oluşturan Müslümanlar kanlı bir kıyıma uğratıldılar. Liberya Kilisesi’nin çıkarttığı Observer gazetesinin ve misyonerlerin tahrikleri neticesinde ayaklanma başlatıldı. Müslüman köylerinde toplu katliam gerçekleştirdiler ve özellikle köy imamlarını katlettiler.
FRANSA HESABINA ÇALIŞAN MİSYONERLER KATLİAM YAPTIRDI
1989 yılında Batı Afrika ülkelerinden Senegal’in başkenti Dakar’da Senegallilerin Moritanyalılara saldırmaları üzerine başlayan çatışmalarda da birçok insan katledilmişti. Bu olaylarda özellikle Fransa hesabına çalışan misyonerlerin parmağı olduğu sonradan ortaya çıkartılmıştı. Moritanya Kültür Bakanı Ahmed el-Emin Veled bu konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada misyonerlerin Afrika’da güven ve istikrarı bozmak, çeşitli sürtüşmelere sebep olabilmek için bilhassa Hıristiyan yaptıkları kimseleri kullandıklarını ve bu arada ayrılıkçı gruplar ile de işbirliği içine girdiklerini söylemişti. Ahmed el-Emin Veled, Senegal ile Moritanya arasında ortaya çıkan sürtüşmede Katolik Kilisesi hesabına çalışan misyonerlerin büyük rollerinin olduğuna işaret etmişti. Uganda’da 19. yüzyılın sonlarına doğru başlayan Müslüman katliamının arkasında da yine Hıristiyan misyonerler vardı. Hıristiyan misyonerler bu ülkedeki Müslüman hâkimiyetine son verebilmek için adam satın alma yoluyla bazı yerli Ugandalıları kendi taraflarına çektiler ve sonra kendi adamlarına modern silahlar temin ederek Müslümanlara karşı dini savaşlar başlattılar. Bu savaşlarda on binlerce Müslüman topluca şehit edildi.
MİSYONERLER SUDAN’I DA KARIŞTIRMIŞLARDI
Son günlerde yine hedef ülke olan Sudan’ın güneyindeki ayrılıkçı gruplara da Hıristiyan misyonerler tarafından tabut içinde silah gönderildiği Sudan polisi tarafından tespit edilmişti. Bu olayın ortaya çıkarıldığı dönemdeki Sudan Kültür Bakanı olan Ali Şumuvv, bir açıklamasında Sudan’ın çeşitli iç problemlerinin arkasında Hıristiyan misyonerlerin bulunduğuna işaret etmişti. Ali Şumuvv, misyonerlerin Sudan’ın güneyini kuzeyinden ayırarak bu bölgede kendi amaçlarına hizmet edecek ufak bir devlet ortaya çıkarmak için bütün imkânlarını seferber ettiklerini belirtmiş ve Afrika’daki Müslümanların en büyük baş belalarının Hıristiyan misyonerler olduğuna dikkat çekmişti.
KENYA, MİSYONERLERİ SİLAH KAÇAKÇILIĞI VE GÜVENLİĞİ TEHDİT ETTİKLERİ İÇİN KOVDU
Gittikleri yerlerde merhamet tacirliği yapan misyonerlerin Afrika’nın Vatikan’ı olarak tanımlanan Kenya’da ise silah ticareti ile de uğraştıkları belirlenmişti. Kenya hükümeti ülkeye silah soktukları ve iç güvenliği tehdit ettikleri gerekçesiyle Kenya Hıristiyan Kiliseler Birliği (ACCK) üyesi bazı misyonerleri sınır dışı etti. Kenya hükümeti olayla ilgili açıklamasında Hıristiyanlık propagandasında kullanılacak malzeme diye göstererek ülkeye silah ve savaşta kullanılacak haritalar soktuklarının tespit edildiğini bildirmişti.
SÖMÜRGECİLER İLE MİSYONERLER EL ELE
Afrika’nın Batılılar tarafından keşfinden sonra bu kıtaya ilk giden öncü kuvvet, misyonerler oldu. Misyonerlerin amacı, sadece insanları Hıristiyanlaştırmak değil, aynı zamanda onları sömürge hâkimiyetine hazır hale getirmekti. Misyonerler bütün güç ve imkânlarıyla çalıştılar. Bir yandan Afrika’nın tabii zenginlikleri Avrupa’ya aktarılırken, diğer yandan ekonomik gelişmeler dolayısıyla işçi talebinin karşılanması için insanlar köleleştirildiler. Avrupalının yüzyıllar süren sömürge düzeninin neticesi, bu kıtanın esareti oldu. Batılılar, Hıristiyanlaştırma faaliyetleri çerçevesinde yüzyıllar boyunca gerçekleştiremediklerini bugün yoksulluğu fırsat bilerek gerçekleştirmek istiyorlar.
MİLYARLARCA DOLARI AHLAKSIZ BİR SAVAŞA HARCIYORLAR
Bugün Batı’nım göndermiş olduğu Hıristiyan misyonerler Afrika insanının yoksulluğunu ve açlığını onu Hıristiyanlaştırmak için kullanıyorlar. 1970’lerde Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine 70 milyar dolar ayıran Batılılar, 1980’lerde bu miktarı 100 milyar dolara çıkartırken şu anda 250 Milyar dolar civarında inanılmaz rakamları her yıl mazlum kıtayı Hıristiyanlaştırmak için harcıyorlar. Yardımseverler kisvesi altında faaliyet yürüten misyonerler her gün Afrikalıların inancını çalıyorlar. Yetim Müslüman çocuklar, papazlar tarafından idare edilen Hıristiyan yetimhanelerine götürülmekte ve içlerinden zeki olanlara kilise bursları temin edilerek Batı ülkelerine tahsil yapmaya gönderilmektedirler. Bunlar Batı ülkelerinin Afrika ülkelerindeki çıkarlarını korumaya elverişli hale getirilmek üzere özel bir eğitime tabi tutulmaktadırlar.
IRD: “KATLEDİLENLERİN TALİBANLA ALAKASI YOK”
Diğer taraftan Kalkınma Araştırmaları Enstitüsünde (IRD) Nijerya uzmanı olan Marc Antoine Perouse de Montclos ise yaptığı açıklamada Nijerya’nın kuzeyinde katledilen Müslümanların Afganistan’daki Talibanla herhangi bir bağlantılarının olmadığını söyledi. Montclos, Afganistan ya da Pakistan’da faal olan El Kaide ya da başka bir grupla Nijerya’daki hareket arasında bir bağın varlığına ilişkin herhangi bir delile rastlanmadığını ifade etti. Montclos, Nijerya’daki Müslümanların yerel bir dinamiğinin bulunduğunu, durumun Nijerya’ya özgü olduğunu söyledi. Grubun gücünün ve Nijerya ordusunun grubu ortadan kaldırmayı başarıp başaramadığının sorulması üzerine ise Montclos, ”Gerçekten güçleri hakkında hiçbir fikrimiz yok. Nijerya’nın kuzeyindeki Müslüman grupların Batı modernliğini şiddetle reddettiğini görüyoruz. Eğer Nijerya’da Batı modernliğini reddedecek başka gruplar olur mu diye sorarsanız, buna evet derim” dedi.
Mustafa Uzun
Araştırmacı Yazar