Afrika’daki sorunların geçmişi sömürgeci Batı’nın Afrika’ya saldırdığı 15. yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. Batılı devletler, 150 milyondan fazla Afrikalıyı köleleştirirken, kıtanın yeraltı ve yerüstü kaynakları da büyük ölçüde sömürgeleştirmişlerdi.
AFRİKADAKİ AÇLIĞIN TEMELİNDE BATILI SÖMÜRGECİLER VAR
Yeryüzünün en verimli topraklarına sahip olan Afrikalıların bugün açlıkla imtihan edilmesinin altında Batılıların bitmek tükenmek bilmeyen sömürgeci hırsları yatıyor. Bir tarafta sömürgecilerin kışkırtmaları ve oyunları sonucunda en vahşi silahlara milyarlarca dolar ayıran Afrikalı devletler ve diğer tarafta ise hayatta kalacak kadar yiyecek bulamadığı için çocukların açlıktan öldüğü Afrika. 15. yüzyılda Portekizli denizcilerin kıtaya ayak basmaları ile Batılıların eline düşen Afrika, türlü oyunlarla sömürgecilerinin ellerinde oyuncak oldu. Batılı sömürgeciler ele geçirdikleri bu zengin ülkeyi daha kolay yönetebilmek için daima azınlıkları ve muhalefetleri desteklediler ve insanlık tarihinin en büyük zulümlerini yaparak büyük soykırımlar yaptılar. Birçok Afrika ülkesinin sınırları, sömürgeci devletler tarafından masa başında cetvelle çizildi. Sömürgecilerin bu zengin kıtayı daha rahat bir şekilde sömürmek için tercih ettikleri bu yol bile Afrika’da yıllarca süren iç çatışmalara ve sınır savaşlarına sebep olarak Afrika’daki açlığı ve yoksulluğu artırdı.
AFRİKA NE DURUMDA?
BM Tarım ve Gıda Örgütü tarafından hazırlanan rapora göre, dünyada 852 milyon kişi kronik açlık sorunu ile karşı karşıya bulunuyor. Her yıl altı milyon çocuk açlık nedeniyle hayatını kaybediyor. Dünyanın en fakir kıtası olan Afrika’da ise 40 milyonun üzerinde kişi kronik açlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Bugün her üç Afrikalıdan biri yetersiz besleniyor. Nüfusun yarısı günde bir dolardan daha az bir gelirle hayatını devam ettiriyor. Kötü beslenme ve açlık Afrika’nın artık kronik problemleri arasında yer alıyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün verdiği bilgilere göre her yıl Sahra-altı Afrika’daki nüfusun %50’si açlık problemi ile karşı karşıya kalıyor. Örgüt’ün açıklamasına göre 2001 yılında acil gıda yardımına ihtiyaç duyan 18 Afrika ülkesi mevcut iken bugün bu sayı 23’e çıkmış bulunuyor.
SÖMÜRGECİLER AFRİKA TARIMINI BİTİRDİLER
Son dönemlerde Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar (GDO) ile gündemimize yeniden giren tarım, Afrika için ise çok daha büyük bir problem. Çünkü sömürgeciler tarafından uygulanan tarım politikaları halkın hem arazilerini kaybetmesine, hem de verimli toprakların yok olmasına neden oldu. Bu problemin uzantısı olan yeni sorunlar Afrika kıtasını sefalete sürükledi. Batılıların son olarak Sudan’da görüldüğü gibi özellikle kışkırttığı kabileler arası mücadeleler, iç savaşlar ve silahlı çatışmalara kötü yönetimler de eklenince Afrika, açlık problemi ile tek başına baş edemez duruma geldi. Afrika’daki iç savaşlar, çatışmalar, mültecilik, iç göç kargaşaları, kuraklık, sel, kasırga gibi doğal afetler ya da gıda ithal etmek için yeterli fonun bulunamaması açlığın temel nedenlerini oluşturuyor.
MİSYONERLER, AFRİKA’DAKİ AÇLIĞI SİLAH OLARAK KULLANIYORLAR
Diğer taraftan Batı emperyalizminin mızrak ucu olan Misyonerlik çalışmaları da Afrika’nın bugün aç kalmasının nedenlerinden biri olarak görülüyor. Her yıl milyarlarca dolar parayı Afrika’yı Hıristiyanlaştırmak için harcayan Batılılar İslam ile tanışmayan ve yerel dinlere sahip olan Afrikalılar arasında tahrif edilmiş dinlerini hızla yaydılar. Göz alıcı maddi imkânlardan faydalanmak isteyen Afrikalılar ise bu ahlaksız saldırıya karşı duramadılar.
1900’lü yıllarında başlarında Afrika’nın nüfusunun sadece %7’si Hıristiyan iken 100 yıl içerisinde bu rakam inanılmaz bir artışla %55’lere kadar geldi. Papua Yeni Gine gibi ülkelerde ise bu rakam %1’lerden %95’lere kadar çıktı. Papalar hemen her fırsatta Afrika’yı ziyaret ediyor ve tüm misyonerlik çalışmalarına destek veriyorlar. Diğer taraftan Afrika’da dinlerini yaymak isteyen Misyonerler şekilden şekle de giriyorlar. Bu amaçla çok evliliğe dahi izin veren Misyonerler, İslam’ı da kendilerince kullanıyorlar. Müslümanların güçlü olduğu bazı bölgelerde kiliselere hilal logoları asıyor ve minareye benzer detayları kullanıyorlar. Bu misyoner örgütleri Afrika’nın yeniden ayağa kalmasına zerre kadar yatırım yapmazken Misyonerlik çalışmalarının devamı için her türlü fedakârlığı yapmaya devam ediyorlar.
AFRİKALI 184 MİLYON İNSANI RESMEN KÖLELEŞTİRDİLER
Yüzlerce yıl süren köleci uygulamalar da Afrika’nın bugün karşılaştığı açlığın nedenlerini açıklıyor. Köleliği sistemleştiren, ciddi ve sıradan bir ticaret haline getiren Batılıların çeşitli kaynaklara göre, sadece ABD`ye Afrika`dan getirdikleri tespit edilebilen köle sayısı 16. yüzyılda 125 bin, 17. yüzyılda 1 milyon 280 bin, 18. yüzyılda 6 milyon 265 bindi. Bu rakamlar köle ticaretinin ne kadar hızla geliştiğini ve bol kazançlı bir sektör hâline geldiğini gösteriyor.
1800 yılında ABD’nin iki eyaletindeki toplam köle sayısı 395 bin olarak kaydedilmişti. Araştırmacı Alain Coutte`un 18 Şubat 2006 tarihinde Paris`te düzenlenen konferansta açıkladığı rakamlar ibret verici. Araştırmacıya göre Atlantik hattında 15. ile 19. yüzyıllar arasında yapılan köle ticaretinden mağdur olan Afrikalı sayısı 60 ilâ 184 milyon arasında. Köle ticaretinde ülkelere göre pazar payı ise: İngiltere: 41,3 %, Portekiz: 29,3% Fransa : 19,2 %. Hollanda : 5,7% İspanya : 3,2% Danimarka : 1,2%
AFRİKA’YI KENDİ SAVAŞLARINDA SİLAH OLARAK KULLANDILAR
Batılı ülkeler Afrikayı sömürgeleştirdikten sonra Afrikalıları da köle olarak savaşlarda kullandı. Gazeteci Mustafa Yılmaz’ın verdiği bilgilere göre sadece Fransa Birinci Dünya Savaşı`nda 900 bin Afrikalının ölümüne sebep oldu. Aynı Fransa 1830 yılında Cezayir`i işgal etti. 132 yıllık işgalde yüz binlerce Müslüman katledildi. Sadece 1954-1962 yılları arasında şehit edilen Cezayirli sayısı 1.5 milyonu buldu. Yine bir başka Batı ülkesi İtalya`nın Libya`da 1911`den 1940`lı yıllara kadar uyguladığı imha operasyonları ve çölün ortasına kurduğu toplama kamplarında yüz binlerce Afrikalı Müslüman hayatını kaybetti. Aynı İtalya`nın sicilinde 200 bin Etiyopyalının kanı da var. I. Dünya Savaşı`nın ardından Ruanda yönetimi yenilen Almanlardan Belçikalılara verildi. Belçika`nın sömürgesi altındaki Ruanda ve Kongo`da 10 milyondan fazla insanı soykırıma uğradığı bilinmektedir.
1876`da Hindistan`da 25 milyon insanın ölümünden sorumlu olan İngiltere`nin de bir başka Afrika ülkesi Kenya`daki 1952 ayaklanmasını bir soykırımla bastırdığı da sicilinde yazılıdır. Tarihleri soykırımlarla dolu
PAPA: AVRUPA, AFRİKA’YI ÇÖPLÜĞE ÇEVİRDİ
Katolik Hıristiyan dünyasının lideri Papa 16. Benedict de Afrika’nın diktatörlükler, yolsuzluklar, açlık ve AIDS’le birlikte anılmasında Batı’nın rolü olduğunu itiraf etmişti. Papa, Afrika Katolik Kilisesi Piskoposlar Meclisi`nin açılışında yaptığı konuşmada, Avrupa`nın materyalizmi ve kötü ahlakının dünyanın en fakir kıtasını adeta `zehirli maddelerin çöplüğüne` çevirdiğini söylemişti. Papa, bu yılın başında ziyaret ettiği Afrika`yı, `akciğeri materyalizm ve dinsel tutuculuğun saldırısına uğramış bir bedene` benzetmişti.
“SÖMÜRGECİLİK BİTMEDİ, DEVAM EDİYOR”
Benedict, `Sözde birinci dünya ülkeleri kendi manevi çöküşüne yol açan bozulmuş ahlaki değerlerini şimdiye kadar başka kıtalara ihraç etti, başta da Afrika`ya. Bu anlamda, siyasi düzeyde biten sömürgecilik, gerçekte asla tamamen sona ermemiştir” demişti. Misyonerler vasıtasıyla Sömürgecilerin Afrika’yı ele geçirmesini sağlayan Papalığın en üst düzey liderinin bu itirafları anlamlı bulunmuştu. Libya lideri ve Afrika Birliği’nin dönem başkanı Muammer el Kaddafi de sömürgecilerin Afrika`ya verdikleri zararın artık tazmin edilmesi gerektiğini söylemiş ve “Afrika`da siyasal sorun yok, yalnızca açlık var. Afrika`nın kaynakları yağmalandı” demişti.
BATILILAR DÜNYAYI İSTİLA ETTİLER
Avrupa ülkelerinin sömürgeci uygulamalarına maruz kalmış bölgeler, bugün 3. dünya veya gelişmemiş olarak bilinen yerlerdir. Kaynakları sonuna kadar tüketilen bu bölgeler sömürgeciliğin görüntü olarak bitmesinden sonra ise bir türlü ayağa kalkamadılar.
Diğer taraftan yazar David A. Stannard`ın `Amerika`nın Soykırım Tarihi` adlı kitabının sunum yazısında ise Sömürgecilerin başta Afrika olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarında yaptıkları şöyle anlatılıyor; “Batılı devletler son 500 yıl içinde sadece Amerika`da 150 milyondan fazla insanı katlettiler; yüzlerce ırkı yok ettiler; kendilerine ait olmayan toprakları gasp ettiler.
Tarihin hiçbir döneminde bununla kıyas edilebilecek ikinci bir katliam olmadı. Peki, Vietnam`da ve Irak`ta süregelen katliamların arkasındaki mantıkla, Kızılderililerin yok edilmesinin arkasındaki mantığın aynı olduğunu da duysanız gene de şaşırmaz mısınız? Bu soykırımı İspanyollar başlattı. Portekizliler, İngilizler ve Amerikalılar sürdürdü… Kuzey Amerika`da yerlilerin yüzde 95`i katledildi…
Beyaz adamdan önce Amerika`da 90 milyon – 112 milyon arası insan vardı. Bu tarihlerde, Avrupa nüfusu 60 – 70 milyon, Afrika nüfusu 40 – 70 milyon arasındaydı. Beyaz adamın yaptığını anlamak için şöyle düşünebiliriz; bugün dünyada hiç Avrupalı ve hiç zenci olmasaydı ancak bu kadar büyük bir soykırım yapılmış olurdu.”
Araştırmacı Yazar
Mustafa Uzun
***